29 Şubat 2012

Gel hele, yaklaş bak ne diyeceğim sana

İnsan öleceğini bilerek yaşayan tek canlıdır ve tezada bak ki biriktiren tek varlık da yine odur. Bunun iki sebebi olabilir Öleceğine hiç inanmamak ya da yanlışa tapmak. Üçüncü bir seçeneğin olmasını gerçekten isterdim; lakin yok!

Buna rağmen şayet sen, benim bilmediğim üçüncü bir şıkkın içindeysen; devamını okumana gerek yok! Sonra tekrar görüşmek üzere veda edelim birbirimize...

Ve sen, o köşeden bakan, kafası karışık olan, üçüncü yolu bulamayan gel hele, yaklaş bak ne diyeceğim sana:

Aramızda kalsın; ama bu yaptığın hiç doğru değil. Biriktir biriktir nereye kadar yaa? Cömert olsana biraz! Yesene, yedirsene paranı... 10 saniye düşün; en sevdiğin insanların hepsinin cömert olduğunu göreceksin! Ve bir ipucu sana: Eğer sen bugün efendi efendi yemezsen; sonrakiler çatır çatır yiyecek o parayı, arsayı, tarlayı... Üçüne beşine, gözünün yaşına bakma ye, yedir, tadını çıkar kazandıklarının, öldüğünde bir mezar taşı bile yaptırmazlar ya da mermerin ucuzunu seçerler. Ölmüş gitmiş ne gerek var ki o kadar masrafa? diye sorarlar kendi kendilerine sessiz sessiz. Bunu sormalarına bile gerek yok aslında; çünkü bu bir ahlaka dönüşmüştür ve mermerlerin en ucuzu mezarlıklarda kullanılır Birden israfın haram olduğu gelir akıllarına nedense! "Rahmetli olsa o da bu kadar masraf etmemizi istemezdi.'denilerek yâd edilirsin meclislerinde, öyleyse servetini vasiyetinle, cesedinle değil; bizzat kendi elinle sen dağıt! Ver kime ne kadar istiyorsan! Çocuğuna mal bırakmayı düşünüyorsan bunun da iyi bir fikir olmadığını söylemek zorundayım! Oğlunun, kızının zengin okluğunu; rahat ettiğini, kimseye muhtaç olmadığını görmek istiyorsun! Lakin bütün bunlar sen öldükten sonra oluyor? Sence de biraz ahmakça değil mi bu? Sen Öldükten sonra oğlunun daireleri, kızının arazileri varmış, bundan sana ne? Çağır şimdi onları: 'Gel oğlum, otur kızım! Aha bu senin, işte bu da senin.' de. De de zevki seyret! Malını mülkünü hayır kurumuna bağışlaman falan da akıl işi değil Lösemili 300 bin çocuğu kurtarmak; ama onların yüzündeki mutluluğa şahit olamamak... Komik değil mi hem de yapabilecekken onları salıncakta izlemenin keyfini yaşamamak? "Ben ölünce...' diye cümleler kuruyorsun; yahu sana ne sen öldükten sonra dünyanın derdinden debdebesinden...

Azrail'in Secde Ettiği Adam s.411 (Erdal Demirkıran)

2 yorum: