İnsanoğlunun mutluluğu kefenlemesine sebep olan toksik duygulardan birisi de kıskançlıktır. Güzel duyguları yakıp kül eden bir ateştir o. "Sende var, bende yok " duygusunun diğer adıdır. Karanlıkta ortaya çıkan yarasalar gibi o da, içinizdeki iyi duygular azalmaya başladığında ortaya çıkar. Kıskançlığın tarihi, insanlığın tarihi kadar eskidir. İnsanın olduğu her yerde kıskançlık var olmuştur. İnsanoğlunu dünyaya gelirken onu da cebinde getirmiştir . Şeytan yaratılmadan önce insanı kıskanmış, Kabil Habil’i kıskançlık sonucu öldürmüştür.
Kıskançlık, hayatın gelip geçici bir cilvesi olarak yaşandığı gibi, bazen da hayatı alt üst edecek derecede yaşanır. O, öyle bir oktur ki, döner geri sahibinin kalbine saplanır. Farklı olana, dikkati daha çok çekene, sahip olamadığınıza sahip olana, daha huzurlu, daha mutlu yaşayana karşı duyulan bu tutum insanı küçültür, yakar, ve eritir . Bu duygu ile yaşayanlar başkasının balını ağzında zehir edenlerdir. Kıskançlık insana İrtifa kaybettirip, alçalttıkça alçaltır . O, en zararlı ve acı çektiren duygulardan bir tanesidir. Elmanın içine düşmüş bir kurttur. W.Oursler ‘’Biraz kıskançlık duyarsanız yaşarken ölmenin ne demek olduğunu anlarsınız '' demiştir.
Kıskançlığın başladığı yer, güzel duyguların erozyona uğramaya başladığı yerdir. Kıskançlık güvensizliğe, güvensizlikte insan ilişkilerinde bozulmalara ve kopmalara yol açar. Bu sarsıntıyla devam eden kıskançlık, etrafında var olan paylaşım , dostluk, vefa gibi güzel hasletleri de yok eder. Öğretmen sınıftaki zeki fakat kıskanç öğrenciye :“Niçin arkadaşlarını çekemiyor, onların yaptıklarını bozup kavga ediyorsun?” diye sordu. Öğrenci bir süre düşündükten sonra, “Çünkü onların beni geçmelerini istemiyorum” dedi. “En iyi ben olmalıyım. “Öğretmen, masasından kalktı, eline bir parça tebeşir aldı ve yere 15 cm. uzunluğunda bir çizgi çekti, kıskanç öğrenciye bakarak,“Bu çizgiyi nasıl kısaltırsın?” dedi. Öğrenci bir süre bu çizgiyi inceleyip içinde çizgiyi birçok parçaya bölmek de olan birkaç yanıt verdi. Öğretmen, yanıtları kabul etmedi ve yere ilkinden daha uzun bir çizgi çekti. “Şimdi birinci çizgi nasıl görünüyor?” diye sordu. Öğrenci utana sıkıla,“Daha kısa” diyerek başını öne eğdi.Öğretmen bu yanıt üzerine öğrencisine unutmaması gereken şu öğüdünü verdi: ’’ Bilgini ve yeteneklerini artırarak kendi çizgini uzatman, rakibinin çizgisini bölmeye çalışmandan daha iyidir !’’
Kıskançlık bir tür sevgisizliktir. Seven insan küçültmez, kötülük düşünmez ve güzelliğe yergi söylemez. Kıskançlığın iç yakıcılığına yenilip, kendisine ve sevdiklerine hayatı yaşanmaz hale getirmez. Bir yazar ‘’kıskanılmayan, imrenilecek bir erdemi olmayandır’ demiştir. Doğru da olsa bu duygu insanları olası rekabet duyguları yerine, acımasız bir kıskançlığa dönüştürür. Rekabet ederken yönler karışır. Rekabet, çekememezlik, nefret ve ayak kaydırmaya dönüşür. Dozu ayarlanamayan kıskançlık dengeleri alt üst eder. Ahmet Altan ‘’ gökkuşağı gibidir kıskançlık. İçinde siyahtan mora doğru her türlü karanlık rengin kıpırdaştığı bir gökkuşağı ‘’ diyerek kıskançlığın başka bir yönüne dikkatleri çeker. Yusuf suresinde anlatılan olayda aşkı dillere destan Züleyha’nın Yusuf’a nasıl iftira ettiğini, “Benim olmayacaksa sürünsün” dediğini apaçık görmek mümkündür. Nasıl bir muhabbet bu, anlaşılır gibi değildir. Seven insan nasıl sevdiğini eza içinde görür ve “Oh olsun!” der? İşte bunlar kıskançlığın ve onun yok ettiği duyguların enkazıdır.
Kıskanarak kendinizi ve karşınızdakileri yıpratmak , hayatı israf etmektir. Kıskançlığı bir ağaç kurdu gibi görüp, sizi yiyip bitirmeden içinizden atmaya çalışın onu. Bu soğuk duygunun sizin içinizi kemirmesine, başkalarının duygularını incitmesine izin vermeyin. İçinizi bu duygudan dezenfekte edin. Size yapılmasını istemediğiniz kıskançlığı sizde başkalarına yapmayın. Emin olun ki , sonrasında çok mutlu olacaksınız ve herkes sizi kıskanacak!
Aydın UZKAN
gercekten cok basarılı bır paylasım olmus aslında yazılanları cogu kısı bılıyordur fakat uygulayıp hayata gecırmek zor olan.
YanıtlaSil