18 Kasım 2016

Benden Ufak Bir Tavsiye

Bu yazımda sizlere Türkiye'nin güney ucunda, Torosların eteğinde küçük, sevimli, hâlâ kitle turizminin ulaşmadığı, onun için de doğallığını koruyan, Mersin'in ilçesi iki yerden bahsetmek istiyorum. Aralarında ki mesafe yaklaşık 13 km olan Bozyazı ve Anamur.

Toroslardan inerken gördüğünüz muazzam deniz manzarasına, gözünüzün alabildiği yere kadar uzanan seralar eklenince "naylon şehir" demekten kendinizi alamazsınız. Hemen ardından başlayan dantel gibi yolda bir tarafınız uçurum olur. Bozyazı'ya son düzlüğe çıkmadan önce ki son yoldur burası ve benim en sevdiğimdir. Tabii zevkler tartışılmaz prensibinde hareket etmek gerekir. Yoksa çoğunlukla herkes sevmez bu yolu. Zaten onun içindir ki kitle turizmi gelişememiş. Benim gözümde cennete açılan yolken, kimilerine göre "eziyetli, sıkıntılı" yorumu daha doğal gelir. O dantel yol bitmişse ve havada biraz serinlemeye başlamışsa kapatın klimanızı, açın camınızı ve derin bir nefes çekin içinize. Çünkü tam bu anda koku hafızanız çalışmaya başlayacak ve inanılmaz kokulara gark olacaksınız.

Çeşit çeşit çiçek ve meyve kokuları birbirine karışır ve iddia ediyorum, daha evvel test etmediğiniz muazzam bir parfüm kokusuna dönüşür. Yukarıdaki satırlarda "hava biraz serinlemişse" ibaresini kullandım, dikkatinizi çekmiştir. Güneyde olması sebebi ile yaz aylarında hatırı sayılır sıcaklıkları hissetmeniz olası, ancak akşam saatlerinde günün bunaltıcı sıcağını unutturan hafif esintisi başlar.

Sanırım Akdeniz foklarının ve Caretta carettaların koruma altına alındığı bölgelerden olduğunu söylesem, denizin ne kadar güzel olduğunu hemen anlarsınız. Yer yer incecik kumuyla, yer yer taşlık, kayalık uzun plajlarıyla mavinin her tonunu görebilirsiniz. Yurdumun ege denizlerine alışıksanız, buranın denizi size sıcacık gelecektir.

Bölgede tarım alanları fazla geniş olmamakla beraber "naylon şehir" unvanını almasındaki yani seracılığın yaygın olmasının başında; muz, çilek üretimi gelir. Bunların haricinde etrafınızdaki bahçelere şöyle alıcı gözüyle bakarsanız birçok tropikal meyvenin de olduğunu görebilirsiniz.

Doğal güzelliklerin dışında tarihi güzelliklerini de es geçmemek gerekir. "Rüzgârlı Burun" anlamına gelen Anemourion ören yeri Anamur'un hemen çıkışında tüm ihtişamı ile meraklılarını kucaklar. Ören yerinde hâl ayakta olan yapılar arasında dolaşırken o dönemlerde yaşamış olmayı hep hayal etmişimdir. Mis gibi kekik kokuları eşlik eder hayallerime. En uca geldiğinizde gördüğünüz esinti, ismini hak ettiğini ispat eder size. Burada mutlaka denize girmelisiniz dememe gerekyok. Deniz zaten çağırır sizi.

Turizmin gelişmemesinden ötürü doğallığını hâlâ koruyan yöre halkının sıcacık sohbeti, şiveleri ilginizi çekerse cuma ve cumartesi kurulan pazarlarında dolaşmalısınız. Sebzenin en güzeli, yemelik değişik otlar belki ilginizi çekebilir.

Akdeniz kıyı şeridinde hala keşfedilmeyi bekleyen bu cennet, maalesef ki yakın zamanda açılacak olan yollarla değişime mahkum olacak. Benden size tavsiye; bozulmadan, yozlaşmadan iki günlük bir tatil planınızı mutlaka buralara ayarlayın. Göreceksiniz pişman olmayacaksınız.

Işıl Karaçor AKINCI
Mevsimler Dergisi'nden Alınmıştır.
www.mevsimler.org

1 yorum: