15 Ocak 2012

Sen Hiç...

Sen hiç, herhangi bir hastaneye gidip veznenin yanında dikildin mi? O adamın çıkışmayan parasından sebep çocuğunu çıkarmak için nasıl çırpındığını gördün mü? O an ona yaklaşıp gülümseyerek parasının eksiğini tamamladın mı hiç?

Sen hiç, otoyolda gişede durup tanımadığın hâlde 'Arkadaki arabanın parasını da benden alın!' dedin mi? Sonra adamın arabasıyla sana yaklaşıp hayretler içerisinde teşekkür ettiğini gördün mü?

Sen hiç, bir dilenciden borç para istedin mi?

Sen hiç, bakkaldan aldığın o son ekmeği bakkala gelen o son çocuğa verip ekmeksiz kaldın mı gecenin ortasında?

Sen hiç, yolda otostop yapan kılıksız bir adamı, gazetede okuduğun iki aptal haberi ciddiye almayıp gecenin üçünde, arabanla gideceği yere kadar götürdün mü? 'Köşede inebilirim!' demesine rağmen, içeri girmesini ve merdiven otomatiği yakmasını bekledin mi?

Sen hiç, alışkanlığın olmamasına rağmen bir gün bir kahveye girip köşede sessizce oturan yaşlı adamın hikâyesini dinledin mi?

Sen hiç, senden sigara isteyen birine paketi verip sonra aynı adamdan bir sigara istedin mi?

Cehennemin dibine Git s.260 (Erdal Demirkıran)



Kitabı İndirimli Satın Almak İçinTıkla

2 yorum:

  1. hayati daha da bir güzel kilan, hic tereddütsüz ve tam zamaninda uzatilan eller olmuyor mu bazen..

    YanıtlaSil