İletişim, duygu , düşünce ve bilgilerin akla gelebilecek her şekilde başkalarına aktarılmasıdır. Çift yönlü bir süreç olan iletişim , kelime dilinden çok hal dilidir. F.Eres ‘’ İletişim bir farkındalıktır. Hem fark etmemizi hem fark edilmemizi sağlar ‘’ der. Psikolojik bir oksijen olan iletişim daha dünyaya gelmeden , anne karnında başlar . Dünyadan ayrılıncaya kadar da sürer.
Her türlü iletişim, insanın psikolojik gereksinmelerinin bir sonucudur . Hele ki sağlıklı iletişim kurmayı bilmek , başarılı ve mutlu bir birey olmanızı sağlayacak bir kozdur. İnsanoğlunun tüm varlıkları anlamlandırabilmesi , sosyal bir yaşam meydana getirip bu yaşamı devam ettirebilmesi için iletişim hep gereklidir. Kaliteli iletişim, kaliteli bir hayat demektir. Herkesin demek istediklerini açıkça anlatabildiği, her mesajın anlaşılabildiği toplumlarda iletişim sağlıklı işlemektedir. Söylenmek istenenlerin söylenemediği, bastırıldığı, böylece de sorunların çözülemediği toplumlarda ise iletişim felce uğramıştır.
İletişim bir sanattır. Çağımızda bir çok insan bu sanatını uygulama noktasında aciz ve acemidir. Çünkü iletişimi sadece konuşmak, bakmak ve dokunmak sanırlar. İletişim bu eylemlere doğru anlamlar yükleme işidir. İşte bu anlam, sağlıklı bir iletişimin formülüdür. İletişim gemisinin dümeninde beyin, pusulasında kalp olmalıdır. Yüzünüzdeki tebessüm ve sesinizdeki güvenle beraber, resmi olmayan, samimi, ön yargısız bir dil, iletişimde altın kurallardır. Bazen kelimeler bile gerek kalmadan iletişim kurulur. Bir yüz ifadesi, bir bakış ve bir ses tonu demek istediğimizi en doğal şekilde iletir karşınızdakine. Hatta kelimeler yalan söylediğinde, gerçeği gözler anlatır.
İletişimde en önemli faktörlerden birisi de dinlemektir. Dinleyeni sıkmadan gerçekleştirilen bir iletişim her iki taraf içinde yararlı olur.’’ Bir profesör “iletişimin kuralları” konulu konferansını vermek üzere salona gelmiş. Ön sırada oturan bir seyis dışında başka kimse yokmuş. Seyise sormuş: “Buradaki tek işi sizsiniz. Size göre konuşmalı mı, yoksa konuşmamalı mıyım? ” Seyis cevap vermiş: “ Hocam, ben basit bir insanım, bu konulardan çok fazla anlamam. Fakat ahıra gelseydim ve bütün atların açıp bir tanesinin kaldığını görseydim, yine de onu beslerdim.” Bu sözlerden pek etkilenen profesör konferansa başlamış. İki saatin üzerinde konuşmuş durmuş. Konferansın sonunda “Konuşmayı asıl buldun? Umarım sıkılmamışsındır.” diye sormuş. Seyis cevap vermiş: “Hocam, sana daha önce basit bir adam olduğumu ve bu konulardan pek anlamadığımı söylemiştim. ene de eğer ahıra gelip biri dışında tüm atların kaçtığını görseydim onu beslerdim, ama elimdeki tüm yemi ona verip hayvanı çatlatmazdım.” (1)
Onca teknolojik gelişmeye rağmen, yaşanılan çağın en önemli eksikliklerinden biride iletişimsizliktir. Teknoloji ile dünya küçüldükçe iletişim sorunları daha da çoğaldı. Eskiden dumanla haberleşerek iletişim kurup dertler anlatılabilirken, bu çağda sayısız iletişim aracına sahip toplum, iletişim sorunu yaşar oldu. Eline klavyeyi alan, dünyanın diğer ucundakiyle çevrimiçi olup iletişim (!) kurarken, evindeki eşine, işindeki arkadaşına çevrimdışı kalarak iletişim zorluğu yaşıyor. Bolca duyuyor ve konuşuyor ama ne anlatabiliyor ne de anlaşılabiliyoruz. Uzaya gidenlerle iletişim kurabilecek sistemler geliştiren tekno toplumda, baba oğluyla ve anne kızıyla iletişim kuramıyor. İletişim olmayınca da , bir yap boz olan hayatın bir parçası eksik kalıyor. Böylece iletişimsizlik insanları daha da mutsuz kılıyor.
İletişim kalpten kalbe köprü kurmaktır, duvar örmek değil. Kalbinizden başka kalplere, zihinlere, topraklara köprü kurmak istiyorsanız iletişimin dilini bilmek ve kullanmak zorundasınız. Çünkü anlatabildiğiniz kadar değil, anlaşılabildiğiniz kadarsınız.
Aydın UZKAN
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder