28 Nisan 2012

Öykam'da "Kitap, Kütüphane Ve Türkiye" Konulu Söyleşi

Ödemiş Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Müdürlüğü ve Yıldız Kent Arşivi Müzesi (ÖYKAM) müdürlüğü tarafından düzenlenen söyleşi, ÖYKAM toplantı salonunda yapıldı.

Kitap, Kütüphane ve Türkiye konulu söyleşiye, konuşmacı olarak Hacettepe Üniversitesi Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Bülent Yılmaz ve İzmir Milli Kütüphane Müdürü Ahmet Gürlek konuşmacı olarak katıldı.

Söyleşinin açılış konuşmasını ÖYKAM Müdürü Prof. Dr. Engin Berber yaptı. Türkiye açısından kütüphane kurmanın değişim olduğunu fakat okuyucu ve kitap ilişkisi açısından bu değişimin olmadığını dile getiren Prof. Dr. Engin Berber şunları söyledi: “Kitap baskı işini batıdan 200 yıl sonra 18. yüzyılda başladık. 1928 yılında Lâtin alfabesine geçildiğinde 30 bin kitap basıldı. Okuryazar oranı 1913’te yüzde 13, 1950 yılında yüzde 30, 2012 yılında da yüzde 90’a ulaştı. Japonya’da kitap okuyan sayısı yüzde 14 iken, Bu rakam Türkiye’de binde 1 oranında. Hâlbuki nüfuslarımız birbirine çok yakın. Bir yazar bugün Azerbaycan’da kitap bastığı zaman 100 bin kitap basarken, bizde bu rakamlar maalesef bin adete kadar düştü.”

Prof. Dr. Bülent Yılmaz da, şöyle konuştu: “Dünya tarihi önce tarımla başladı. Ardından İnsanlar elbise, ayakkabı ve benzeri zorunlu ihtiyaçları için sanayiye yöneldi. Bu sanayi el emeği ile başlayan süreçti. 15 bin yıl öncesine giden devrimdi bu. Gerek tarım olsun, gerekse sanayi artık makineleşti. Bu da ikinci devrim idi. Üçüncü devrim de bilgi toplumu ile yeni aşamaya geçildi. 1950 yılına kadar bilgi değişimi 40 yılda bir iken, 2000’li yıllara gelindiğinde bu değişim 20 yılda bire düştü. 2012’ye ulaştığımızda da bilgi değişimi 2 yıla düştü. Önümüzdeki yıllarda bunun 65 güne düşeceği bilim adamlarımızca ifade edilmekte. Okyanus kadar bilgi artışı çok fazla oldu ve Bilgi toplumu olmaya başladık. Bugün tohumları artık İsrail üretiyor. Tohumdan tohum elde edemiyoruz artık. Aslında tohum pahalı değil. Ancak üretilen tohumda kullanılan bilgi çok pahalı. Bu nedenle bilgi üretip satan çok para kazanıyor. Eskiden ABD’de silah, tank, uçak yapanlar dünyanın en zengin insanları idi. Şimdi bilgi üretip satanlar dünyanın en büyük zengini konumunda. Bill Gates gibi. Çin, Hindistan, Amerika artık Bilgi üretip satan ülkeler konumuna ulaşmaya başladılar. Bilim adamları bilgi teknolojileri ile 20 yıl sonra kâğıt kullanmanın hayal olacağını, Tüm işlemlerin artık Bilgi işlem sistemleri ile sürdürüleceğini ifade ediyorlar. Ve bugün de biz O sürece gidiyoruz. Bu nedenle bilgi üretecek bilim adamlarını şimdiden yetiştirmemiz gerekli. Kütüphane yazı bulunduğu zaman tarihe girmiş. Kütüphaneler kitap okumak ve ders çalışma için gidilen yerler olmamalı. Kütüphaneler bir yerin belleğidir. Kütüphaneler hafıza merkezidir. Aklın ham maddesi bilgidir. Bedenin hammaddesi de yemek yemektir. Bu nedenle okumayanın aklı güçlü değildir. Bilmek için de okumamız gerekli. Nörologlar, okuyan insanla okumayan insan beyninin tomografisini çekmişler. Beyinler arası geçiş kanallarının okuyanlarda daha kalın, okumayanlarda ise ince olduğunu tespit etmişler. Bugün Alzheimer hastalarına şu tavsiye edilmekte; spor yap, matematik soruları çöz, satranç oyna ve kitap oku diyorlar. Okumak, düşünmek beyni güçlendiriyor.

Bizim kendi bünyemizdeki araştırmalarda 100 kitap okuyan ve bu kadar kitap okumayan denekler üzerindeki araştırmalarımızda şu tespite varıldı: Okumayı sevenlerin yüzde 17’si, az sevenler yüzde 9, kitap okumayanların yüzde 4’ünün takdirname aldığı ortaya çıktı. Almanya’da kitap okuyan bir ilköğretim öğrencisi günde 5 bin değişik kelime konuşurken, Bu rakam bizde Üniversite öğrencisinde 4 bin kelimede kalıyor. İşte okumak bunun için çok önemli.”

İzmir Milli Kütüphane Müdürü Ahmet Gürlek ise. “Bugün hala 12 bin ailenin yüzde 44’ü İzmir’de hiç kitap okumamış. Genel bakışta, okumaya karşı soğukluk var. Ama bütün günümüzü TV ve İnternet başında geçirmeyeceğiz. 48 yıldır kütüphaneciyim. Okumamak için bahaneler çok. Vaktim yok, kitap almak için kaynak yok gibi sözler bahane. İzmir’in Bergama ilçesinde M.Ö. 2000 yılında Bergama’da, Aspendos’ta, Efes’te, Nysia’da Symrna’da kütüphaneler mevcut. Deriden kağıt üretilmiş. Osmanlı’da vakıf kütüphaneleri hizmet veriyordu. Bugün Ödemiş’te Yeni camii, Beyzade, Birgi, Bozdağ’da vakıf kütüphaneleri var. Türkiye’de Beyazıt Kütüphanesi'nden sonra 2. büyük kütüphane İzmir’de bulunmakta. Ödemiş belleğini korumak için Kent arşivi çok önemli. İlçe bazında kısa sürede büyük mesafeler kat edilmesi çok önemli. Burası geleceğe ışık tutacak” diye konuştu.

Kaynak: Haberfx

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder