Hayata, olaylara ve kişilere karşı alınan negatif tavırlardan biriside tepkisizliktir. Tepkisiz insanlar , pasiflik kotasından beslenerek hayata parazit olanlardır. Bu kişiler,‘’ Ne yaparsak yapalım neyi değiştirebiliriz ki ? Boşuna uğraşmaya değmez, her şey olacağına varır’’ düşünceleri ile ömürlerinden ömür eksiltip farkına varamayanlardır.
Tepkisizlik mutsuzluğu da beraberinde getirir. Rehavet, hayattan beklentilerin kalmayışı , biraz korku ve biraz da sistemden beslenme dürtüsü tepkisizliği besleyen damarlardır. Tepkisizlik bir tür kitle imha silahıdır. İnsanları ve toplumların sayılarını ve kalitesini yok eder. Tepkisiz kalarak , takdir edilmeyen iyilikler azaldığı gibi, engelleyici tepki bulunmadığı için kötülükler de çoğalır.Bir yanda oluk oluk akan insan kanı öte yanda vur patlasın çal oynasın devam eden bir dünya hayatı tepkisizliğin en bariz örneklerindendir. E.Burke. ‘’Kötülüğün hakim olması için tek şart, iyilerin hiçbir şey yapmamalarıdır’’ der.
Tepkisiz kalanlar haklıyken haksız durumuna düşerler. Söz sahibi iken sözleri, hak sahibiyken hakları ellerinden alınır. Dört nala giden duyarsızlıkları onları sonunda namerde muhtaç eder. ‘’ Toroslar da bir Yörük kadını keçilerini otlatırken bir grup eşkiya gelir kadının keçi sürüsünü elinden alır. Uzaklaşmaya başlarlar. Kadın feryat figan ağlamaya başlar. Ve yalvarır : ‘’ Çocuklarım aç, başka gelirim yok .’’ Bunu duyan eşkıya reisi vicdana gelir. Keçilerden 20 tanesini geri verir. Kadın öylesine sevinir ki ‘’ Hay Allah razı olsun, memlekette iyi insanlar tükenmemiş. Allah ne muradın varsa versin.. diye dua eder ‘’( 1 )
Tepkiden maksat , yakma, yıkma, başkalarının hak ve özgürlüklerine tecavüz değil, bilinçlenerek bilgi birikimini insanlığın yararına etkin hale getirmek demektir.Tepkisizlik kendini, köşesine çekilme, görmezden gelme , elini ve dilini etkisizleştirme şeklinde belli eder. Zamanla insanların genlerine kadar işleyen bu tavır bulaşarak bütün topluma yayılır. Toplum bu hale öylesine alışır ki öz kültüründen bile saydığı tepkisizliğe kutsal(!) yaftası da vuruverir. Sonunda en tuhaf, en ihlal edici ve en zalimane durumlara bile alışılıp sırdan gelmeye başlar. Bu yüzden tepkisizler ya bu durumu kanıksamış yada sindirilmiş kişilerdir.
Newton ‘’ Her etki için, ona eşit ve zıt yönde bir tepki vardır ‘’ der. Fizik bilimindeki bu etki tepki kuralı hayatın özüne de işlemelidir. Hayata etki eden olay ve kişiler nasıl sınırsız ise, tepkinin ve tepkisizliğin de sınırı yoktur. ‘’Ünlü virtüöz piyanonun başına oturmuş ve salonu hınca hınç dolduran seyircilerin önünde , konserine başlamıştı. Ancak tuşlara basıp çalıyor görünmesine rağmen , telleri önceden sıkılmış olan piyanodan hiçbir ses çıkmıyordu. Dinleyiciler birbirine göz ucuyla bakarak ne yapmaları gerektiğini araştırıyorlar , fakat nedense tepki göstermiyorlardı . İki saat süren sessiz konserden sonra ünlü virtüöz oturduğu yerden kalkarak büyük bir ciddiyetle onları selamladı . Salon sürekli alkış sesleri ile çınlıyordu. İngiltere’de yaşanan bu olaydan sonra piyanist , kendisi ile röportaj yapan televizyon spikerine : “İnsanlardaki tepkisizliğin nereye kadar varacağını öğrenmek istedim ‘’ diyordu.’’Meğer sınırı yokmuş…’’(2)
Yaşanılan hayatta tepki koyulacak o kadar durum var ki düşünülmesi bile insanı korkuta bilir. Fakat dayanışma içinde herkesin kendi payına düşeni hakkıyla yerine getirmesi durumunda hallolmayacak durum yoktur .Yeter ki pasifliğin esiri olmuş her insan okuyup öğrenerek ve bilinç düzeyini yükselterek tepkiler ortaya koysun. Tepkisel olanlar da alkışlansın ki, cesaret edenlerin umutları , cesaret edemeyenler yüzünden yok olmasın. Unutmayın, tepkisiz olanlar ölülerdir!
Aydın UZKAN
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder