Kitabın Adı: Bogaziçi Şıngır Mıngır
Kitabın Yazarı Salah Birsel
Kitabın Yayınevi Türkiye İş Bankası Kültür Yayınlar
Kitabın Basım Yılı 1980
1.KİTABIN KONUSU:
İstanbul’un güzel lıklerınden ve tarıhı eserlerınden bahsetmıstır.
2.KİTABIN ÖZETİ:
Bu
kitap Boğaziçi’nin binbir çeşit güzelliklerini,tarihi eserlerini ve bu
eserlerin özellikleri bütün güzellikleri ve ayrıntılarıyla dile
getirilmektedir.Diğer bir bakıma Boğaziçi’nin insan haritasını verir.Ona
Boğaziçi’nin Gizli Tarihi desekte olur.
Bu kitabı okudukça insan
diyor ki;teşekkür Fatih Sultan Mehmet’e ve onun savaşkan gazilerine
ki,dünyayı kesip onarmışünlü usta marangozlarla gelecek şu İstanbul
ilini ve boğaz şehrini açmışlardır.
Boğaz’da yaşamak için yalısı olmak gerekir.Yalı içinde padişah bendeliğine yatmak gerekir.
Boğaz
en taze, en çinli,en tangolu yüzünü Haziran,Temmuz,Ağustos ve Eylül
aylarında gösterir.Vikyorya yeşili ve daha 88 yeşile boyanmış ağaçlar,
çiçekler ve böceklerle ağzına kadar doludur.
Kız Kulesi ve Galata
Kulesi’nin dünya üzerinde bir eşi daha olmadıgını çok iyi bir şekilde
anlatıyor.Aynı zamanda tarihi özelliklerini de anlatılıyor.Galata kulesi
Cenevizlilerden kalmadır.Fatih Sultan Mehmet onu onarttıgı gibi,2.Murat
da 1582 yılında yenilemiştir.
Geçmiş yıllarda Boğaz çiçek ve
meyve bahçesi demektir.Bahçeler daha çok setler, safalar
halindedir.Bahçelere su arklarıyla havuzlar da özenle oturtulur.Son
yüzyılda balık biçiminde havuzlara da rastlanır.Fiskiyeler ise türlü
türlüdür.
O zamanlar hemen herkes lale kuyumcusudur.Damat İbrahim
Paşanın türettiği söylenen İbrahimi adındaki lale eflatun üzerine beyaz
benekleriyle çok gönül yarar.
Çinili Köşk’ün içinde
aramadıgınız kadar mermer çşme,divanhanesinin ortasında da büyük bir
havuz.Köşk’ün altından geçen bir su bahçedeki havuza dökülüyordur.
Ağustos
ayında inanılmaz bir kalabalık vardır.Dere boyu sandallarla hınca
hınç.Çayırlar adam almıyor.Üsküdar’dan,Karaköy’den, Haliç ve Boğaz
iskelelerinden uçup gelenler bir seccadelik yer kapmak için birbirini
çiğniyor.Paşa ve vezir hanımları için böyle bir zorunluluk yok.Onlar
Arap halayıkların yardımıyla kendileri için düzenlenen köşeye yürümek
inceliğinde bulunsunlar yetişir.
Kimi kadınlar da sandallardan
dışarı çıkmaz, akşamı orada bulmayı yeğlerler.Dere boyundaki gölgeliği
Küçüksu Çayırında bulmaya pek olanak yoktur.
Çimenlerin üzerinden
sultanların arabaları ağır ağır geçer.Bu arabaları çeken öküzlerin
başlıkları üzerindeki aynalarla, araba tentelerinin sarı kılıftan
saçaklı kenarları güneşin altında pırıl pırıl parlar.Arabadaki sultanlar
yüzlerinde herzamankinden daha az özenti ile bağlanmış yosmaklarıyla
ipek minderlerin üzerlerine yaslanırlar.Öteden bir paşa hanımının süslü
arabası geçer.Atlar süslü mü süslü.
Kağıthelvacılar,ketenhelvacılar,damla
ve çam sakızları,elmaşekerciler,leblebiciler,macuncular,sucukcular
daGirit fethine çıkmış yeniçeriler gibi sabahtan akşama olay
gösterir.Mevsime göre değneklerde kiraz,çağla,şerbetten tatlı can eriği,
İzmir Üzümü,Değirmendere fındığı,Bursa şeftalisi,kavun-karpuz
satanların sayısı da pek kabarıktır.
Boğaz’ı tanımak,gezmese de
gezmiş gibi olmak isteyenler için yazılmış bir kitap doğrusu.Boğaz’ı
gezerken rehber olarak kullanılmasında da büyük fayda var.İnsanın bir
kez daha teşekkür edesi geliyor içinden Fatih Sultan Mehmet’e bu değerli
kitabı okudukça.
KİTABIN ANA FİKRİ:
İstanbulun hayatımızdaki ve tarihimizde ki önemi ve güzellikleri.
KİTAP HAKKINDA ŞAHSİ GÖRÜŞLER
Bu
kitap boğazda yaşanan tarihi olayları ve tarihi eserleri ele
almıştır.Tamamen bilgi vermeye tönelik bir kitaptır.Turist rehberi
olabilecek bir niteliğe sahiptir.İnsan bu kitabı okudukça İstanbul gibi
düntada eşi benzeri olmayan bir şehre sahip olduğu için diğer ülke
insanlarından kendini üstün kılıyor.İstanbul’un Tarihi eserleri hakkında
birçok yerde rastlanamayacak bilgiler bu kitabın içimdedir.
KİTAP YAZARI HAKKINDA KISA BİLGİ
Salah
Birsel, türk şair,deneme yazarıdır.İstanbul Üniversitesi felsefe
bölümünü bitirdi.Fransızca öğretmeni, Çalışma bakanlığı’nda iş müfettişi
olarak çalıştı.1960’tan 1973’e kadar Türk dil kurumu’nda yayın kolunda u
başkanlığını sürdürdü.1940 kuşağı içinde zekaya dayanan alaycı
şiirleriyle tanındı.ürünlerde aşkı,evliliği,hatta kendi kendisini alaya
almaktan çekinmediği gözlenir.Yergiciliğini düşünceye, bilgiye
yançizenlere,zorbalık, baskı yönetimi uygulayanlara da yöneltmiştir.
1975
yılında TDK ödülüne layık görülmüştür.Sanat sorunlarını, sanatçıların
yaşamını, ahlak konularını irdeler.Toplum ve insanlık sorularına
yönelir.Tanzimat’tan bu yana İstanbul’da edebiyatçıların bir araya
geldiği kahvehaneler,içkievleri, eğlence yerleri, Boğaziçi’nin yalıları,
buralarda yaşamış edebiyat, siyaset adamlarıyla ilgili bilgiler,
değerlendirmeler, yazarın anılarıyla birleşerek Salah Bey tarihi adlı
diziyi (Kahveler Kitabı-1975),Ah Beyoğlu Vah Beyoğlu(1976) vb.
oluşturur.
Başlangıcı 1949’a uzanan günlüğü ,Yaşlılık
günlüğü,-Sedat Simavi vakfı edebiyat ödülü-(1986), kendi özel yaşamını
yansıtırken sanat sorunları, yapıtlar üzerindeki görüşlerini dile
getirir.Yeni yapıtları:Asansör(1987), Kediler(1988)
Salah Birsel'in kendine özgü esprili dil ve anlatımı için bile okunabilir bu kitap. Çok eskidir aslında anımsattığın için teşekkürler!
YanıtlaSil