Bu nasıl çelişkili bir ifadedir böyle. Şöyle izah edeyim. Kitapla ilgilenen kesim arasında iki grup vardır. Birinci gurup kitap severler. Evet bunlar sadece kitap severler. :) Kitaba karşı bir ilgi ve sempatileri vardır. Masalarında, raflarında kitap bulundurmak hoşlarına gider ama bir türlü okumaz ya da okuyamazlar. Her hafta çıkan kitapları bilir, ilgi duyar, alırlar ama okumazlar. Hatta size durumun daha vahim olduğu birşey anlatayım. Adam evine dekorasyon için bir kitaplık yaptırıyor. Kitapçıya gidiyor ve kitapçı ile arasında şöyle bir diyalog geçiyor:
- Merhaba, birkaç kitap almak istiyorum.
- Kimin kitabını istiyorsunuz? İstediğiniz bir yazar var mı?
- Farketmez.
- Anlıyorum. Peki o zaman hangi alanda, ne konuda bir kitap istiyorsunuz?
- Farketmez.
- ...? Peki nasıl bir kitap istiyorsunuz beyefendi?
- Yüksekliği 20 cm olsun, eni 10 cm olsun.
- Anlamadım?...
- Kitaplığın raflarının boyutu o kadar da...
- .....
Gördüğünüz gibi bu kesim sadece kitap severler ama sadece o kadar, seviyorlar. Ama yine de hiç ilgilenmeyenlere nazaran daha iyi olduklarını düşünüyorum.
Gelelim ikinci kesim olan kitap okurlarına. Aslında kasdettiğim okumak zorunda kalanlar diyelim ve bu gurup da çok iç açıcı bir kesim değildir. :) Bu gurup genelde ihtiyaçtan dolayı okurlar. İşi ve mesleği ile ilgili bilmesi gerekenler veya işvereni tarafından öğrenilmesi istenilen şeyleri araştırmak için okurlar. Bunun başka bir örneği öğrencilik yıllarımızda olur. Hocanız sizden ödev olarak bir kitap okumanızı ister ve siz istemeseniz de kitabı okumak zorunda kalırsınız.
Şimdi gelelim asıl meseleye. Asıl kitap okuyucusu diye tabir ettiğimiz bir kesim var ki o da bu iki gurubun kesişiminden meydana gelen, kitap sever ve kitap okur kesimidir. İşte bunlar kitabı asıl tanıyan ve ondan azami derecede faydalananlardır. Şimdi kendinizi değerlendirin. Siz hangi gruptansınız?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder