Bir dilenci geldi fabrikaya az önce. Şaka değil adam ciddi ciddi zile bastı dilenmek için. Özgüvene bak. Tam çıkıyordum, kapıyı ben açtım. ‘Allah rızası için bir sadaka…’ dedi; nereden bilsin kime çattığını. Bunu içeri aldım. Dövecektim çünkü dayak yiyebilecek kadar sağlıklıydı; ökküz gibiydi. Sonra düşündüm hiçbir işe yaramayacaktı onu dövmem. Kulağını çektim ve kulağına şunları fısıldadım:
- Bir daha Allah rızası için demeyeceksin. Bu referansı kullanmayacaksın. Git 'şeytanın rızası için' falan de ama asla 'Allah rızası' deme; O’nun adını ağzına alma! Yaratıcı’yı bilen adamın hali bu olamaz. Allah’a inandığın halde böyle pejmürde böyle pençat böyle işe yaramaz olamazsın ki dilencilik hiç yapamazsın geri zekâlı…
Boynunu büktü:
- Ama abi niye öyle söylüyorsun. Allah bize vermiyor…
Kulağını biraz daha çekmek zorunda kaldım:
- Vermez tabii çünkü sen Allah’tan değil benden istiyorsun…
Erdal Demirkıran
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder