Duygusal zeka, temelleri çocuklukta atılan bir olgu. Dolayısıyla ilk 3-4 yıl, 5 yıl çok önemli. Bu dönem herşeyin çok çabuk öğrenildiği bir dönem. Dolayısıyla duygusal öğenme de en hat safhasında. Bu dönemde Anne baba tutumları çok önemli. Yani çocuğun ihtiyaçlarını karşılayabiliyor mu, beklentilerini tatmin edebiliyor mu, olumlu bir ilişki kurulmuş mu, güvenli bir ilişki kurulmuş mu, çocuğa söz hakkı tanınıyor mu bütün bunların hepsi çok önemli.
Çocukların hislerine önem vermek gerekiyor. Özellikle yeni kardeş dünyaya geldiğinde kardeş kıskançlığında anne babanın çocuğun duygularını reddettiğini görürüz. Aslında kardeşine karşı bir kıskançlığı, öfkesi, nefreti varken onun yerine sen aslında onu çok seviyorsun, bunu biliyorum gibi sözcüklerle çocuğun da bunu reddetmesini sağlamaya çalışıyorlar. Ama aslında bu çocuğun reddetmesine yol açmıyor, tamamen baskılıyor ve kendini, duygularını ifade etmesini engelliyor. Dolayısıyla çocuk duygu ifadesini önlüyor. Bu tip şeyler duygusal zekanın gelişmesini engeller. Biz öncelikle çocuğa duygusunu anladığımızı belirtmeliyiz. Daha sonra onun duygusunu tanımlamalıyız. Onun tanımlamasına yardımcı olmalıyız. Ve bunu bize aktarmasını, karşılıklı duyguların birbirine aktarılmasına yardımcı olmalıyız.
Sinem Gül Şahin / Klinik Psikolog
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder