15 Şubat 2016

Ömer'ul-Faruk hazretlerinin maaşı

Hazret-i Ömer (r.a.), ileri gelen sahabeye hitâben: “Ben, tüccardım. Ticaretle ailemi geçindirirdim. Siz, halifelik vazîfesi ile beni meşgul ettiniz. Ne diyorsunuz? İhtiyacımı hazineden almak bana helâl olur mu?” dediğinde her biri birer söz söylediler. Hazret-i Ali (r.a.) sükût ediyordu. Hazret-i Ömer:

“Sen ne dersin, yâ Ali?” dedi. Hazret-i Ali (k.v.): 

“Sana ve âilene yetecek miktardan fazlası helâl olmaz” dedi. Diğerleri de onu tasdik etti. 

Hazret-i Ömer, günlük ihtiyacını Beytülmâl’den alırdı. Fakat aldığı miktar âilesinin ihtiyacını tam karşılamadığından âilesi geçim sıkıntısı çekiyordu.

Hâlbuki Ashâb-ı Kiram mertebelerine göre kendilerine tahsis edilen miktarı alıp refah üzere geçindikleri halde Emîru’l-Müminin’in geçim sıkıntısı çekmesi lâyık görülmedi. Hazret-i Osman, Ali, Talha, Zübeyr ve diğer bazı Ashâb-ı Güzîn (r. anhüm) Hazretleri toplandılar. Hazret-i Ömer’in nafakasını çoğaltmayı müzâkere ettiler ve kendisine ifâde etmek üzere kızı Ümmü’l-mü’minîn Hafsa   (r. anhâ) Hazretleri’ne gittiler. Kendilerinin isimlerini söylemeksizin pederine bunu arz etmesini rica ettiler.

Hazret-i Hafsa, babasına nafakasının artırılması husûsunu uygun bir lisan ile arz etti. Hazret-i Ömer (r.a.), gazablandı:

“Senin zevcin olan Resûlullah’ın yemede ve giymede hâli nasıldı?” diye sordu. Hazret-i Hafsa da: 

“Yaşamak için yetecek derecedeydi” diye cevap verdi. Onun üzerine Hazret-i Ömer buyurdu ki: 

“İki arkadaşım, yani Resûl-i Ekrem (s.a.v.) ve Ebûbekir (r.a.) ile benim hâlim, yola çıkan üç yolcuya benzer. Biri menziline erdi. İkincisi de onun izinde gitti ve ona kavuştu. Sonra üçüncüsü geldi. Eğer onların izinde giderse doğru yola ulaşır, başka şekilde ulaşamaz” (Hz. Ömeru’l-Fâruk, Çamlıca B.Y.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder