11 Mart 2017

Ölür Müsün; Öldürür Müsün?

Hoşa gitmeyen bir münasebetsiz söz, hakaret ya da bir fiil karşısında “ölür müsün; öldürür müsün? Diye serzenişte bulunuruz.

Her deyim ve atasözünde olduğu gibi bu deyimin de bir hikâyesi var elbet. Bu sözün de hikâyesi şöyledir. Vaktiyle köylünün biri Hacca gider. Malumunuz adettendir dönüşte eşe, dosta hediyeler getirmek. Herkese mucibince hediyeler aldıktan sonra birden köyün ağası gelir aklına. Ağa da herkesle bir tutulmaz ki. Hem diğerlerine aldıklarından farklı hem de daha anlamlı bir hediye olmalıdır. Derken karar verir köylü, ağasına ne alacağına. Ağa bu, dirisi değerli olduğu gibi ölüsü de değerlidir diyerek, zemzem suyunda yıkanmış bir kişiye yetecek miktarda kefen bezi ve yanında gasil suyuna katılmak üzere bir şişe zemzem alır ve ağaya takdim etmek üzere yola koyulur.

Ağanın huzuruna varmadan kâhya ile karşılaşır. Kâhya bu durumdan hiç memnun olmamıştır. “Bre adam” der, “Alacak başka hediye bulamadın mı? Ben şimdi bunları ağaya nasıl takdim ederim?”

Köylü ısrar eder. “Etme kâhya, elçiye zeval olmaz. Sen hele bunları ağaya bir götür. Bu hediyeleri taa Hicaz’dan ne zahmetlerle getirdim.”  der.

Bunun üzerine kâhya istemeyerek de olsa ağanın huzuruna çıkar.

“Ağam! Densizin biri size hediye olarak Hicaz’dan kefen bezi ile gasil suyunuza katılmak üzere zemzem getirmiş. Ölür müsünüz yoksa öldürür müsünüz?...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder