30 Aralık 2011

Kitap Hayattır

Kitap: Geçmişi aydınlatan, yaşadığımız günlere anlam kazandıran, geleceğe ayna tutan...

Kitap: Bir dost, bir arkadaş, bir sırdaş...

Kitap: İç dünyamızda aşkı, sevgiyi, hasreti yaşatan bir başka dünya, bir başka hayat...

Kitap: Çocukluğumuz, çocukluk kahramanlarımız...

Kitap: Hayallerimiz, hayal ettiklerimiz ve biz...

Kısaca kitap herşeyimiz. Günümüzde kitapların yerini ne yazık ki internet
aldı. İnternetin çok yönlü sanal dünyası özelilkle de çocukları kitaplarda uzaklaştırmakta, o güzelim kitaplar ne yazık ki çoğu zaman tozlu raflara mahkum edilmektedir. İnternetin yararı ve hayatımızı nasıl kolaylaştırdığı inkar edilemez bir gerçek. Teknolojinin nimetlerinden alabildiğine yararlanıyoruz. Dünyanın neredeyse tüm kütüphaneleri elimizin altında. Bilgiler emrimize hazır. Ama kitap...

Kitabı elinize alıp sayfalarının arasında gezinirken bir başka dünyada yolculuğa çıktığınızı hissedersiniz. Kitaplardaki kahramanlar sizinle yer değiştirir. Hayalinizde kendinizi onların yerine koyasınız. Konunun geçtiği ülkelere gider, oraların nasıl bir yer oldğuunu hayal edersiniz.

Kitap hayatın içinde... Gönül arzu ederdi ki bizim sinemamızda da kitaba teşvik edici sahneler bulunsa. Hangi Türk filmini hatırlıyorsunuz, size bir kitabı anımsatan, içinde kütüphane sahnesi olan yada yığınla kitabın bulunduğu bir oda... Hollywood filmlerindeyse bunun sayısız örneklerini görmek mümkün. Mesela Oscar Ödüllü ünlü film 'Seven'ı anımsayın. Bir dedektif polis ardı ardına işlenen cinayetleri ve öldürme şekliyle mesaj veren katili anlayabilmek için bütün bir gecesini kütüphanede geçiriyordu. Dante'den Milton'a cehennemi ve büyük günahları anlatan pek çok eserden ipucu olabilecek kısımların fotokopisini alıyor ve genç dedektifin masasına bırakıyordu. İşte profesyonel böyle olur, dedirtircesine. Çünkü bir profesyonel hangi meslekte olursa olsun kitaba dayanmalıydı. Kaynaklardan yararlanmayı bilmeyen işinin ehli de sayılamazdı.

Yeşilçam'da ise ilk sırayı fakirlik edebiyatı yapan (küçük Emrah profili :)) ) ezik insan rolleri alıyor. Bir tür düygu sömürüsü. Sevdiğine aşk dolu süslü serenatlar yapabilen ama bir türlü bir kitaptan pasajlar okuyamayan tipler. Sonra sırayı, sert, zalime acımayan, iyi dayak atan ve hep haksızlıklarla karşı karşıya kalan esas oğlanlar alır. Argo sözlüğümüzün tıka basa dolmasını sağlayan esas oğlanlar.

İlk çağın ünlü İskenderiye Kitaplığı insanlığın bellleği diye anıladursun, bizler delikanlılığın kitaplarını yazanlarla 2000'li yıllara girdik. Ne dersiniz? Beyaz Perde'nin okuma alışkanlıklarımıza neler kazandırmadığını artık konuşmalı mıyız?

Raflardaki rengarenk kitaplar bizi çağırıyor.
Gel! Beni çok seveceksin.
Kitap ve siz...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder