Affetmek, hiç geçmeyecek diye derinlerde yaşattığınız acılarınızdan özgürleşmek ve kendini âzâd etmektir. En etkili rahatlama ve tedavi yöntemlerindendir. Nefretin enerjisini zihninizden salı vermek olan affetme, hayattaki en huzurlu ve pozitif eylemlerden biridir. Affeden insan geçmişi geçmişte bırakıp , olumsuz duygu yüklerinden kurtularak geleceğe umutla bakandır.
Schiller ‘’affetmek ve unutmak iyi insanların intikamıdır ‘’ der. Bir tahterevalli gibidir affetmek. Affederseniz yükseğe çıkan siz olursunuz. Hayatta herkes birilerine mutlaka kırılmış, kızıp öfkelenmiş , bekli de darılıp küsmüştür. Üstelik bu olanlardan sonra o kişiye karşı kin, nefret ve intikam gibi olumsuz duygularda gelişmiştir. Affetmek işte burada rolünü oynar. İnsan affettiğinde olan biteni geride bırakıp, öfkesini yener ve kin beslemeye son verir. Huzur dolu yaşama yelken açar. Etrafınızdaki huzur dolu, neşeli insanlara bir bakın. Onlar affetmesini bilenlerdir
Affetmek , olan biten her şeyin üstüne sünger çekmek , vazgeçmek yada olanları unutmak değildir. Zorluklar karşısında pes edip mücadele ruhunu terk etmek hiç değildir. Kastedilen af, yaşanan olayı hatırlamak ama olayın duygu deposunu boşaltmaktır. Affedilmesi gerekenin sorun olarak algılamamaktır. Yoksa affettim dedikleriniz, koltuk altına süpürülmüş tozlar gibi, yıllar sonra ruh temizliği yaparken yine karşınıza çıkıp depreştirebilir olanları. Affetmek su gibidir. Yolunu bulur ve akar gider. Bir vakit sonra bakarsınız ki , sizi uyutmayan sancılı öfkelerin ve nefretlerin yerinde dipsiz bir kuyu var.
Bir lise öğretmeni derste öğrencilerine bir teklifte bulunur: 'Bir hayat deneyimine katılmak ister misiniz ? '’Öğrenciler çok sevdikleri hocalarının bu teklifini tereddütsüz kabul ederler. ‘'O zaman’' der öğretmen. '’Bundan sonra ne dersem yapacağınıza da söz verin ‘’ Öğrenciler bunu da yaparlar. Şimdi yarınki ödevinize hazır olun. Yarın hepiniz birer plastik torba ve beşer kilo patates getireceksiniz! Öğrenciler, bu işten pek bir şey anlamamışlardır. Ama ertesi sabah hepsinin sıralarının üzerinde patatesler ve torbalar hazırdır. Kendisine meraklı gözlerle bakan öğrencilerine şöyle der öğretmen: '’Şimdi, bugüne dek affetmeyi reddettiğiniz her kişi için bir patates alın, o kişinin adını o patatesin üzerine yazıp torbanın içine koyun.’' Bazı öğrenciler torbalarına üçer beşer tane patates koyarken, bazılarının torbası neredeyse ağzına kadar dolmuştur. Öğretmen, kendisine 'Peki şimdi ne olacak?' der gibi bakan öğrencilerine ikinci açıklamasını yapar: '’Bir hafta boyunca nereye giderseniz gidin, bu torbaları yanınızda taşıyacaksınız. Yattığınız yatakta, bindiğiniz otobüste, okuldayken sıranızın üstünde, hep yanınızda olacaklar.’' Aradan bir hafta geçmiştir. Hocaları sınıfa girer girmez, denileni yapmış olan öğrenciler şikayete başlarlar: 'Hocam, bu kadar ağır torbayı her yere taşımak çok zor.' 'Hocam, patatesler kokmaya başladı. Vallahi, insanlar tuhaf bakıyorlar bana artık. Hem sıkıldık, hem yorulduk ? ‘’ Öğretmen gülümseyerek öğrencilerine şu dersi verir: 'Görüyorsunuz ki, affetmeyerek asıl kendimizi cezalandırıyoruz. Kendimizi ruhumuzda ağır yükler taşımaya mahkum ediyoruz. Affetmeyi karşımızdaki kişiye bir ihsan olarak düşünüyoruz, halbuki affetmek en başta kendimize yaptığımız bir iyiliktir’’. Çünkü affedenler gerçek gücünü geri kazanmış ve hatalarından pay almışlardır.
Affetmemek, aynı düşmanla sabah akşam aynı yerde aynı zamanda durmadan savaşmaktır. Affettiğinizde savaşın galibi siz olursunuz. Affetmek, her ne kadar geçmişi değiştirmese de geleceğin önünü açar. Sözlerin efendisi ‘’ affetmek zaferin zekatıdır ‘’ diyerek zaten düğümü baştan çözmüştür. Bu çözülmüş ipe tutunmak sizi şimdi ve gelecekte mutlu kılacak bir yatırımdır. Bu yatırımı yapmaya ne dersiniz ?
Aydın UZKAN
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder