25 Ekim 2013

Gelincikler ve Aşk (Sevda Kıdeyş)

İlkyazlarda kırlara dağılan, sevimli kızıllıklarıyla çevreye sayısız güzellik saçan gelincikler olmasa ne kadar da noksan kalırdı dünya. Sevda Kıdeyş’in Gelincikler ve Aşk romanı, olanca albenisi ve rengiyle bu zarif kır çiçeklerinin zenginliklerini sunuyor.

Düğün hazırlığında bir genç kız Serra. Yaşama sevinciyle dolu, neşeli, bir o kadar da iyi kalpli… Hayatın kenarında kalakalmış bir annenin tarife sığmaz kederleriyle, gözleri parıldayan kimsesiz bir çocuğun masumane yalnızlığıyla karşılaştırıyor kaderi onu. Serra mı tutacak onların ellerinden, yoksa merhameti mi? Onlar mı sığınacaklar Serra’nın okyanuslar gibi engin kalbine, yoksa çaresizlikleri mi?

Gelincikler ve Aşk hayatın anlamını, insan olmanın inceliklerini sorgulayan bir roman. Serra ve Kerim’in erdem yüklü hikâyeleri, bireysel mutlulukların uçarılığını hatırlatıyor bizlere. “Sevmek ve sevilmek, içimizdeki sevgiyi eşitçe pay edebilmek ne güzel!”dedirtiyor.

Zaman su misali akıp gitmekte avuçlarımızın arasından. Gençlik bahar çiçekleri kadar hercai… Dağ başlarını bekleyen dumana benziyor hüznümüz. Neşemiz ise doğan güneşin ışıltısından bize armağan. Sevda Kıdeyş neşe vehüznü hoş bir ahenkle harmanlamış bu yüzden. Gelinciklerin ve aşkın uyumu gibi…

Gelincikler, kır çiçekleri arasında müstesna bir makama sahip.Renklerinin lal'e çalan kızılından,rüzgârla birlikte raks eden incecik bedenlerinden,göğe açılan yapraklarından alırlar bu ayrıcalığı.Onlar da bütün kır çiçekleri gibi herhangi bir maddi değere karşılık sunmazlar güzelliklerini.Çiçekçi tezgâhlarını süsleyen pahalı hemcinslerine benzemezler. Gelincikler açıp soluveren renkleriyle,gelip geçiveren güzellikleriyle aşkın kısa ömürlü yönünü de anımsatırlar.Kısa ömürlü gelincikler, aşkın parlayıp soluveren yönüyle akrabadır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder