07 Mart 2016

Bahar ve Çiçek Algısı (Mustafa Okumuş)

Bahar algım, öncelikle çiçek, renk ve de böcek, kuş özdeşliğinden beslenir; estetiğime yansır. Bu mevsim doğanın yeniden dirilişi, doğurganlığa geçişi, yaz bereketine kapı aralaması anlamına da gelmez mi? İnsanların beklenti ve umutlan da doğadaki bu değişimden güç alır, hayata geçer, elbette. Baharla başlayan kır dostluğumuzun temelinde bu özün olduğunu unutmayalım.Bahann ilk müjdecisi kuşkusuz çiçekler ve onlann can dostlan böceklerdir. Bu deneme yazımda daha çok çiçek, böcek ve insan sacağındaki duyarlılığımıza değinmek istiyorum:

Derinlemesine bir çiçek kültürümün olduğunu söyleyemem. Bu benim çiçekleri sevmediğim ya da sevemeyeceğim anlamına gelmez. Kaldı ki çiçekler renkleri, biçimleri ve kokulanyla beni kendine çeker, hoşlanma duygulanım besler, tomurcuklandınrlar.

Hele baharda kır çiçekleriyle böcekler arasında başlayan dostluk derin düşüncelere, sorgulamalara taşır beni. Nice çağnşımlar beynimin bezeği oluverir. Bir insan olmanın bana bahşettiği güzelliklere duyarlılığım içimi çiçeklendirir. Doğanın zenginliği ve uyumunda Yaradan'ın gücünü algılanm.

Kelebeklerle çiçekler arasındaki benzerlik, incelik ve renk zenginliği yüreğimdeki kır dostluğunu besler, yeşertir. İsterim ki içimdeki haz pencerem hep açık kalsın, doğa sarsın-sarmalasın beni. Bu yoğunlaşmada saatlerce o albeniyle bütünleşirim sanki. Bu kır düğününü seyretmekten hiç usanmam doğrusu.

Oldum olası çok severim çiçekleri. Balkonlarda, parklarda öncelikli ilgi alanım oluverir çiçekler. Renkleri, biçimleri ve kokulanyla gözümüzü, gönlümüzü doyurur, zevklerimizi, inceliklerimizi besleyip geliştirirler değil mi?

O nedenle ki insanlar var olduğu günden bu yana çiçeklerle dost ve banşıkürlar. Bahçede, parkta, evde ve balkonlarda hep çiçeklerle iç içe yaşarlar. Çiçekler bizim incelikli yanlarımızı besler.
Kuşkusuz bizim inceliklerimiz de çiçeklere yansır. Çiçekler kendilerini görecek göz, sevecek gönül isterler. Bu yüzden olmalı ki çiçeklerle konuşan onları okşayıp koklayan bizler değil miyiz? Çiçeklerin de sevgiyle büyüyüp sohbetle renklendiklerine inan insanlar az değildir. Onlara göre daha güzel açar, daha güzel kokarlarmış.

Hele kadınların çiçeğe düşkünlüğü onların doğasındaki inceliği, sevecenliği yansıtmaz mı? Bu ilgi alam onun özündeki güzelliği pekiştirip geliştirmez mi? Düğünde bayramda en cıvıltılı renkleri onların üzerinde görmez miyiz? Çiçekle kadın dünyası daha özdeş olmalı, diye düşündüğüm anlar olur. Çünkü onlar, çiçeğe karşı daha duyarlı daha sevecendirler.

Kırmızı, pembe, beyaz birkaç dal karanfil ya da gül içimizi ısıtır, katılıklarımızı yumuşatır. İçimiz, dışımız birden çiçeklenir. Gönül arısı peteğimizi doldurur, dilimiz ballanır, yüreğimiz daha sevecenleşir. Böylece sımsıcak dostluğun başladığı zaman dilimini sunuverirler bize. O yüzden çiçekler, küsen sevgililer, dardan dostlar arasında etkili bir barış elçisidirler. Çiçeklerdeki zengin renkler, gözümüzü, gönlümüzü alır, bizi mutlu iklimlere taşırlar. Hiç bir nesnede çiçeklerde olduğu kadar alımlı değildir renkler. Nesnelerdeki tüm renkler çiçeklerin ana ve ara tonlarının yansımasıdır elbette.

Türkçe hocam şair H. Refet Tanışık, bir şiirinde: " Renk- renk ve lüle- lüle/ Neşe saçar gönle / Sevimli şen çiçekler." diyor. Gönül çiçek ilişkisi şiire, bundan daha güzel nasıl yansıtılabilir ki?

Çiçekleri sevmeyenlerde var mı bilemem? Varsa zevklerini nasıl doyururlar, hoşlanmalarını nasıl besleyip geliştirirler? Onlara sormalı... Sevdiklerimize, dostlarımıza ve hastalarımıza sunduğumuz bir demet çiçek belki de en anlamlı gönül alıcı, hoşnut edici bir armağandır, bence. Yakınlarımızdan hediye beklentilerimizin ucunda hep bir demet çiçeğin önceliği vardır değil mi?

Unutamadığım çiçekleri gördüğümde anımsadığım bir söz vardır: "Çiçekler dalında çekicidir." Dalından koparılan her çiçek kısa zamanda solar, ölür. Çünkü o bir canlıdır. Ne zaman bir çiçekçi dükkanının önünden geçsem güzel bir aroma beni içeri çeker. Birbirine karışmış güzel bir koku ruhumu okşar, esrikleştirir beni. Oysa yapay çiçekçi dükkânları da var, günümüzde. O dükkânların varlığı çoğu zaman ilgimizi çekmez. Ama evlerde, işyerlerinde bir bezek olarak yaygın bir kullanım alam vardır. Böyle de olsa, uzaktan albenisi, yaklaşınca bize, hoşlanma duygumuzun aldaülışım yaşatır. Bu benim algım...

Herkes de böyledir, diyemem elbette. Ancak bir gülün, menekşenin, karanfilin, sümbülün, nergisin, ful, akasya, ıhlamur ve iğde çiçeğinin renkleri, biçimleriyle estetiğimizi besleme işlevini, içimizi ferahlatan kokusunu hangi suni çiçekte bulabiliriz, söyler misiniz?

Bahar ve Çiçek Algısı
Deneme
Mustafa Okumuş

Mevsimler Dergisinden alınmıştır.
Ücretsiz okumak için www.mevsimler.org

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder