Avrupalı 18 milyon kişi ile yapılan bir araştırma, karaciğer rahatsızlığı bulunan tip 2 diyabetlilerde, karaciğer sorunlarının daha şiddetli seyrettiğini ortaya koydu.
Glasgow Üniversitesi ile Queen Mary Üniversitesi'nin gerçekleştirdiği bu ortak çalışmada, Ölümcül siroz veya karaciğer kanserinin tip 2 diyabetli kişilerde "sessiz ilerleme" riski taşıdığı ve ancak hastalığın son evrelerinde fark edilebildiği görüldü.
Batı toplumunda insanların dörtte birinde alkole bağlı olmayan karaciğer yağanması (NAFLD) var. En sık karşılaşılan bu karaciğer rahatsızlığı, obezite ve rip 2 diyabet ile de yakından ilişkili. Yetersiz beslenme ve kötü hayat tarzı ile daha da çok artıyor.
NAFLD, genel olarak iyi huylu, ancak her altı vakadan birinde agresifleşip, alkole bağlı olmayan steatohepatit (iltihabi reaksiyon), bir diğer adıyla NASH olarak gelişiyor; bu da siroz, karaciğer yetmezliği ve hatta kanserine kadar gidebiliyor.
Bu alandaki en geniş çalışmalardan biri olan bu araştırmada İngiltere, İtalya ve İspanya'dan 18 milyon Avrupalının sağlık verileri incelendi. NAFLD oluşmuş hastalarla, karaciğer yağlanması olmayan 100 kişi karşılaştırıldı ve siroz ile karaciğer kanseri riskleri incelendi.
136,000'i aşkın NAFLD/NASH hastasının, tip 2 diyabet, hipertansiyon ve obez olma olasılığı yüksekti. Tip 2 diyabetliler ile NAFDL/NASH arasında güçlü bağ vardı diyabetlilerin; agresif karaciğer hastalığı geliştirme oranları iki katı fazlaydı.
NAFLD/NASH hastası kişilerde siroza dönüşme riski beş kat, kansere dönüşme oranı ise üç buçuk kat daha fazla. Sinsice, belirti göstermeden başlayıp hızla ilerleyebiliyor. Araştırma hastalığın son dönemde fark edildiğini ve bunun ölüme kadar götürdüğünü ortaya koydu.
Araştırmacılar, diyabetlilerde bu riskin fazla olması nedeniyle hekimlerin karaciğer kontrolünü ihmal etmemesi gerektiğini belirtti. Diyabetli ve kiloluysa, mutlaka kilo vermeye önem verilmesinin, alkol kullanıyorsa da bırakmalarının öneminin altını çizdi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder