Artık Hiç Birşey Eskisi Gibi Olmayacaktır

''Ve kıskanır ölürcesine, adeta damarlarında dolaşan asit gibi yakar tüm ruhunu ama belli etmez ve paranoyaklaşma sürecinin başlangıcıyla o artık sinsi bir aşıktır. Hiç bitmeyecekmiş gibi başlayan, dağlar kadar kusurları örten bu aşk bittiğinde o heyecan yerini sevimsiz huysuzluklara bıraktığında, daha düne kadar taptığın o insanın üzerindeki tişörtün iğrençliğini görebildiğinde artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır.

O seni çoktan yanlış anlamıştır

"Seni seviyorum"lar gelir bazen dilinin ucuna, yutarsın, söyleyemezsin. "Beni yanlış anladı"lar çoğalır zihninde, anlatamazsın, anlayamaz... Sonra korkarsın yok olmanızdan ve yok olursunuz bilinmezlik denizinde. Yüzüne çarpan her dalga ona bir kulaç daha hasret olmuştur şimdi. Bilemezsin ki aslında tüm kayboluşlar içinde patlayan "seni seviyorum" lar da gizlidir. Ve onu bulduğun zaman o seni çoktan yanlış anlamıştır.

(Gülfidan Özgür/ Aşka Tapan Beyinler / Sf. 91)

İçindeki İnsan Sevgisi

Bir insanın ruhu nasıl katledilir bilir misiniz? İçindeki insan sevgisini cıkararak; sevgiye aç bir çocuğa sevginin zaaflık, zayıflık, aptallık olduğu öğretilerek...

Gülfidan Özgür /Aşka Tapan Beyinler

Onsuz geçen her gece hayatımdan çalınmış bir asır mutluluk gibiydi

Onsuz geçen her gece hayatımdan çalınmış bir asır mutluluk gibiydi, ertesi sabahlara uyanabilmem onunla tanışabilme ihtimalinin verdiği garip bir mutlulukla başlıyordu.

Aşka Tapan Beyinler (Gülfidan Özgür)

Edilmemiş itiraflar ya da söylenmemiş yalanlar yoktu dilimizde henüz...

Örselenmemiş, yıpranmamış, taptaze bir aşkın eşiğinde gibiydim… Yaşanmamışlık dolu…

Henüz aşk kesiği cümleler yoktu dilimizde ve başkalarına ait dudak izleri bedenlerimizde… Edilmemiş itiraflar ya da söylenmemiş yalanlar da…

Aşka Tapan Beyinler (Gülfidan Özgür)

''Ne kadar büyük bir vahşet!

''Ruhun kalabalıklarda ıssızlaşırken, yalnızlığın gece yatağına gelmeye başlarken anlarsın sevmek bir tek kişiyi sevmek gerektiğini.''

''Artık kendi dünyamda ruhuma batmış eski düş kırıklıklarını ayıklamaya çalışıyordum. Ayıkladığım her parça bedenimi kesen cam parçaları gibi iz bırakıyordu ruhumda''

Onu bulduğun zaman o seni çoktan yanlış anlamıştır

“Seni seviyorum”lar gelir bazen dilinin ucuna, yutarsın, söyleyemezsin. “Beni yanlış anladı”lar çoğalır zihninde, anlatamazsın, anlayamaz… Sonra korkarsın yok olmanızdan ve yok olursunuz bilinmezlik denizinde… Yüzüne çarpan her dalga ona bir kulaç daha hasret olmuştur şimdi. Bilemezsin ki aslında tüm kayboluşlar içinde patlayan “seni seviyorum”lar da gizlidir. Ve onu bulduğun zaman o seni çoktan yanlış anlamıştır.”

Aşka Tapan Beyinler (Gülfidan Özgür)

Gerçek, aykırı, masum ya da saplantılı…
Aşkın çeşitleri ve onların gerçek nedenleri…
Belki de 'onu neden seviyorum?'
Sorusunun cevabı…

Yiğit & Naz…
Yiğit… 'Onu soluk almadan büyük bir hayranlıkla izliyordum…'

Naz ve Burç…
Naz… 'O bir okyanustu ve ben o okyanusun tam ortasında, kürekleri olmayan bir sandaldaydım… Yaşadığımız aşk acıdan ibaret gibiydi, kim bilir belki de acıyı aşk zannetmiştik… Burç ve Utku… Burç… 'Aşkın büyüklüğünü bir ağacın boyunu ölçer gibi ölçemezsiniz…' Korkunç fırtınalara gebe tehlikeli bir okyanusta güneşi hayal ederek yüzmeye çalışmaktı yaptığım şey… Utku'nun Bedenleri… Beden Selin… 'Kim bilir belki de bizi bir arada tutan tek şey birbirimize olan uzaklığımızdı; Yakınlaştıkça uzaklaşmamızın başka nasıl bir sebebi olabilirdi ki?'