Kitabın Adı :Bir Türk Ailesinin Öyküsü
Kitabın Yazarı :İrfan Orga
KİTABIN
KONUSU:Savaş öncesi, savaş dönemi ve savaş sonrasında bir Türk
ailesinde yaşanan değişmeler ve çektikleri ızdıraplar anlatılmaktadır.
BİR TÜRK AİLESİNİN ÖYKÜSÜ
Yazar
ve ailesi Sultanahmet Camisinin arkasında bir çıkmaz sokakta otururlar.
Ailesinin hali vakti oldukça yerindedir.Babaannesi her zaman herşeyin
en iyisinin olmasını ister.Eve misafir geldiği zaman veya hamama
gidecekleri zaman hizmetçisine en iyi yemekleri yaptırır ve herşeyde çok
titiz davranır.Para onun için bir şey ifade etmez. Evin eşyaları da
oldukça pahalıdır.İrfan’ın (yazarın) hayatında o yıllarda bolluk
mevcuttur. İrfan devamlı babaannesiyle hamam sefası yapar.İrfan’ın
sünnetinde bile herşey dört dörtlük hazırlanmıştır.İrfan’ın sünneti bir
yüzbaşının evinde yapılmıştır.Babaannesi evde herşeye
karışır.Hiçbirşeyi beğenmez.
Beğenmediği yemeği tekrar pişirtir.Annesiyle
babaannesi hiçbir zaman anlaşamamıştırlar.Annesi sessiz sakin bir
kişiliğe sahiptir.Babası dedesinin bıraktığı işle meşgul
olmaktadır.İrfan’ın Sarıyer’de oturan bir Ahmet amcası vardır.Her yaz
fırsat buldukça oraya tatile giderler eğlenirlerdi.Yine bir yaz
tatilinde iken saraydan savaş haberleri duyulur ve herkese yayılır.Bu
sebeple babası ve amcası devamlı ne yapacakları ile ilgili konuşmalara
başlamıştır.Bir gün evde otururken babası bu konuyu ev halkıyla
konuşmaya başlar.Artık gereksiz harcamalardan kaçınmalarını,dayanıklı
yiyecekleri depolamalarını ister.Fakat bolluk içinde yaşayan babaanne
bunlardan rahatsız olur savaşın çıktığına inanmak istemez.Artık yavaş
yavaş yiyecekler depolanmaya ve fazla para harcamamaya
başlanmıştır.Savaş sebebiyle İrfan okuluna ara vermek zorunda
kalmıştır.Çünkü gittiği okul bir Fransız okuludur.Kısa zamanda amcası ve
babası askere çağrılırlar.Evde artık evin reisi İrfandır.Bu arada
babaannesi zengin bir adamla evlenir ve adamın evine taşınır.Annesi de
kızkardeşini doğurur.Savaştan dolayı hizmetçilerine yeni yer bulmalarını
artık kendilerinin bakamayacaklarını söylerler ve onları evden
uzaklaştırırlar.Çünkü savaş şiddetini artırmış etrafta yiyecek kıtlığı
başlamıştır.Bütün yiyecekler savaşın olduğu yere gitmektedir.yazarın bir
süre sonra evleri yangında yanıp kül olur ve bütün yiyecekleri
altınları yangınla birlikte gider.Artık hiçbirşeyleri kalmamıştır.Bunun
üzerine babaannesinin evine yerleşirler.Fakat babaannesinin kocası aksi
çocukları sevmeyen bir kişi olduğu için onları evde istemez.Bunun için
onlara kendisine ait eski bir evini verir.Evin bütün pencereleri
tahtalarla kapatılmıştır. Annesi buna alışık olmadığı için bunları
kaldırttırır ve evin içi aydınlığa kavuşur.Mahalleli bu hareket
karşısında şaşırmış ve annesinin kötü kadın olduğunu düşünmeye
başlamıştır. Mahalleli annesine laf atmaya başlamış çocuklar arkasından
taş fırlatmıştır. Fakirlik gitgide artmaktadır. İnsanlar artık ekmeği
bile zor bulmaktadır. Yazarın aileside birçok davranışlarından
vazgeçmeye başlamış azla yetinmeyi öğrenmişlerdir. İnsanlarda yaygın
hastalıklar ortaya çıkmıştır.Artık kimsede para ve yakacak kömür
kalmamıştır.Fakat yazarın ailesi bütün bu olumsuzluklara rağmen
insanlara yardım etmekte elinden geleni yapmaktadır. Bunun için kısa bir
zaman sonunda mahalleli annesine ısınmış ve onu hanımefendi diye
çağırmaya başlamışlardır. Bu arada babasından bir türlü haber alamazlar.
Bir gün annesi ile birlikte askerlik dairesine giderler ve babasının
öldüğü haberini alırlar. Babası şehit düştü diye annesine 99 kuruş maaş
bağlarlar. Fakat bu para sadece bir çocuğun alacağı şekerlemelere ,
leblebiye yetecek kadar bir paradır. Artık millet ekmek için birbiri ile
kavga etmeye başlamıştır. Bir gün anneside ekmek yüzünden bir kadınla
kavga eder. Hayatında ilk defa kavga eden annesi kendisini sokak
kadınlarından farksız görür, utanır ve oradan hemen uzaklaşır. Bir daha
ekemek almaya oğlunu yollar. Bu arada babaannesinin kocası vefat
etmiştir. Babaannesine birşey bırakmadığı için beraber yaşarlar. Artık
ellerinde yeterli miktarda para kalmadığı için babaannesinin değerli
bazı mobilyalarını satarlar. Bu para onlara uzun bir müddet gider.
Annesi en sonunda bir işe girmek zorunda kalır ve ordu deposunda işe
başlar. Sadece hafta sonları eve gelebilmektedir. Kardeşi ve İrfan’la
yatılı bir okula yerleştirilirler. İki sene orada kalırlar. Fakat
yetersiz beslendiklerinden dolayı ikisinin de bünyesi zayıf düşer ve
kardeşi çok hastalanır. Annesi bu duruma dayanamaz ve ikisinide okuldan
alır. Artık savaş sona ermiş herşey eski halini almış ve anneside ustaca
yaptığı işlemelerle para kazanmaya başlamıştır. Durmları gitigide gün
geçtikçe düzelmeye başlamıştır. Savaştan sonra artık bazı değişikler
başlamıştır. Özellikle kadınlar peçesiz dolaşmaya başlamışlardır.
Bunlardan biriside İrfan’ın annesidir. Fakat mahalleli böyle iyi kalpli
bir kadının yaptığı bu harekete bir anlam verememiş ve bazı söylentiler
çıkartmaya başlamışlardır. Savaş bitmesine rağmen İrfan’ın okul problemi
çözülememiştir. Bu sıralarda özel okullarda Türkçe eğitim kaldırıldığı
için okula yollanılmamıştır. Bir ara berberde çıraklığa başlar. Fakat
aynı gün akşamı çıraklığı bırakır. En sonunda sünnet edildiği evin
sahibi yüzbaşının sayesinde kardeşiyle birlikte Kuleli hayatına başlar.
Kuleli hayatına başladığında Kulelinin üstünde amerikan bayrağı
dalgalanmaktadır. Buna çok içerler, hatta bir yabancı uyruklu
öğrencilerle çatışmaya girer. Daha sonra cumhuriyet ilan edilir. Artık
Kulelinin üstünde Türk bayrağı dalgalanır. Namaz kılmak serbestleşir.
İrfan bir buçuk yıllığına Tokat’taki askeri okula gönderilir. Sonra
İstanbul’a geri döner. Bu arada Cumhuriyetle birlikte fes yerine şapka
giyilmeye başlanır. Halk uzun bir müddet buna tepki gösterir. İrfan
Kuleliden mezun olur ve harp okuluna girer ve oradanda süvari olarak
harbiyeye devam eder ve subay çıkar. Hava Kuvvetlerinde açık olduğu için
Hava Kuvvetlerine girer. Hayatına Hava Kuvvetlerinde devam
eder.Eskişehire tayini çıkar. Ailesini yanına getirir. Annesi
Eskişehirde çok hastalanır. Bir gün ağır şekilde hastalandığı bir saatte
oranın sakinlerinden olan bir kadın onu eski geleneklerle bir günde iyi
eder. İrfan buna çok şaşırır. Eskişehirden Kütahyaya oradan da İzmir’e
tayin edilir. Kardeşi Mehmette İzmirde görev yapmaktadır. Annesi iki
oğlununda yanında olduğu için sevinçten bütün acılarını biraz olsun
unutmuştur ve durumu biraz düzelmiştir. Daha sonra kardeşinin İstanbul’a
tayini çıkar. Babaannesi kardeşiyle birlikte İstanbul’a gider.
Ardından annesini de İstanbul’a yollar. Babaannesiyle annesinin arası
iyi olmadığından annesi kendine başka bir yerde ev tutar. Arasıra
onların yanına uğramayı ihmal etmez. Fakat annesi çok değişmiştir. Neyi
var neyi yoksa yoksullara vermiş yemeden içmeden kesilmiştir. Kardeşi
annesiyle fazla ilgilenememektedir. Annesi gitgide kötülemektedir.
İrfan’da İzmirde olduğu için annesiyle ilgilenememiş fakat bu durumdan
rahatsız olmuştur. En sonunda yılların verdiği acıya dayanamayan anne
şuurunu yitirmiş ve Bakırköy’e yerleştirilmiştir. İrfan bunu duyunca
hemen apar topar İstanbul’a gelir. Annesini Bakırköyde ziyaret eden
İrfan adeta yıkılmıştır. Çünkü annesi onu tanımamıştır. Doktorun
söylediğine göre annesinin az bir ömrü kalmıştır.İrfan bu acıya
dayanamayarak İzmir’e geri döner. Kısa bir süre sonra annesi vefat eder.
Annesinin cenazesinde sadece yazarın kardeşi vardır. Annesini o çok
sevdiği İstanbul’a defneder.
KİTABIN ANAFİKRİ:
Savaş öncesi
,savaş dönemi ve savaş sonrasında bir Türk ailesinde yaşanan
olaylar,değişen bazı kavramlar ve bu kavramların Türk toplumuna
etkileridir.
ŞAHISLARIN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Hacer (hizmetçi): Oldukça şişman,fıkır mıkır,sevimli,hayata devamlı gülen bir kişi.
İnci(hizmetçi):Soğukkanlı,sevecen,yeri geldiğinde diktatör bir kişi.
Babaannesi:Despot,dediğim dedik,herşeyi kolay kolay beğenmeyen,rahat yaşamayı seven bir kişi.
Annesi:Temizlikte çok titiz,sessiz,herşeyi içine atan bir kişi.
Kardeşi:Küçüklüğünde canlı,atik.Fakat daha sonra olaylar karşısında soğukkanlı,durgun bir kişi.
Kendisi(İrfan):Çok duygusalbir kişi.Olaylardan çok etkilenen bir kişiliğe sahip.
Babası:Zeki ileri görüşlü bir kişi.
Amcası:İyiliksever,cömert.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder