10 Mart 2016

Beyaz Katil

Sizi derinlere daldıracak psikolojik bir öykü. Mutlaka okuyun!

-Neden bana suçluymuşum gibi bakıyorsun? Bütün bunları yapmak zorunda kalan ben miyim?

-Suçlusun!!!

-Değilim...Olmamalıyım!!!

"Sen neden bahsediyorsun Allah aşkına, ben neden bahsediyorum?

Soğuk bir bakış... Karamsar gölgeler... Sessizlik... içinde kıpırdayan tüm hislerin soğuk, kanlı ve meçhul katili... Koridorların en ıssız köşesinde ve ilk yabancı kalabalığın yoğunluğunda gözlere ilk baktığında ortaya çıkan katilin ilk kurbanı. İkinci. Üçüncü. Dördüncü. Beşinci...

-Sen ne diyorsun Allah aşkına, ben ne diyorum? Bu üzerindeki ütülü pantolon, beyaz gömleğin, simsiyah gölgene giydirdiğin bu beyaz kefen. Parlayan boyalı ayakkabıların. Taze mezar toprağına ayak izi bıraktığın ayakkabıların, hepsi yalan! Suçlu ruhuna giydirdiğin bu ütülü pantolon, beyaz gömlek gibi yalan. Suçlusun!"

Loş bir odanm duvar dibindeki masadan kalktı. Ona doğru yaklaştı. Hafif eğildi. Gözlerinin içine doğru baktı ve hırsla dolu titreyen kısık bir sesle konuştu: -Bütün bunlardan dolayı beni suçlayamazsın!

-Sen neden bahsediyorsun Allah aşkına, ben neden bahsediyorum? Bir gün yeni kurbanını vurduğun gün içindeki katili saklamak için yine o ütülü beyaz gömleğini giydin. Telaşla eve geldin. Cebinden dağmık anahtarları çıkarıp kapıyı açmaya çalışırken kendiliğinden açıldı kapı. Biri daha önce davranıp otomatiğe basmıştı. Bir başkası için mi çevrene bakındın? Kimseler yok, kimseler izlememişti seni. Tam merdivenleri çıkıyordun ki kulaklarını tırmalayan bir sesle irkildim İkinci katın koridorunda bir çocuk sesleniyordu: Küçük tatlı bir erkek çocuk. Yoluna devam ettin. İkinci katta onunla karşılaşınca gözlerine baktı.

Gülümsüyordu. Üzerine giydiği resimli gömleğinin içinde sana bakıp gülümsüyordu.

Ayaklarının dibinde bir kedi kamburunu çıkarıp mınldayarak dolaşıyordu. Kimdi bu çocuk? Gülümsüyor ve gülümsemesiyle bir şeyler anımsatıyor ya da anımsatmak istiyordu. Ve sen gözlerine bakamadın, sustun. Yanından geçip merdivenleri hızla çıkıp, kapı önünde durdun. Kalbinin hızla çarptığını fark ettin. Soma kapıyı açıp içeri girdin. Adeta birinin de seninle girmesini önlemek için kapıyı hızla kapattın.

Yerde bir mektup, birden heyecanlandın. Ellerin titredi, mektuba uzanıp aldın. Sana olmadığını öğrenince rahat bir nefes aldın. Kapının altından tekrar geri ittin. Yatak odasına girip ayakkabılarının bağlarını çözmeksizin ayağından sıyırıp attın ve karyolanın üzerine bıraktın kendini. Bütün günün canlandı gözünde. Koridorun karşı ucundaki siyah gözlü esmer kız. Hızla geçtiğin sokaklar. Ütülü pantolon, beyaz gömlek. Yatakta sağdan sola, soldan sağa döndün. Adeta farkında olmaksızın sağa sola vurdun ellerini. Bu ne kadar karanlık,loş bir oda? Siyah gözler, koridorun sonundaki kız. Beyaz gömlek, siyah ayakkabıların. Daha soma sen... Sessiz duruşun, sahte gülüşün. Ütülü pantolon, beyaz gömleğinle bir katil.

Kar beyaz bir gömlek, daha soma beyaz yakalar. Kar beyaza konup konup kalkan gözler.

-Demek böyle.

-Evet böyle!

-Beyaz gömlek giydin. Bir hortum gibi gözleri üzerine çektin. Gözlere battın, birilerinin gözleri kamaştı, bakamadı. Peki,bu gömleğiniz niçin kar beyazı?

-Böyle hoşuma gidiyor.

-Böyle hoşunuza gidiyor. Böyle hoşunuza gidiyor demek. Esmer bir yüz, siyah gözler, siyah saçlar.

-Sorulara karşı gülümsemeler de beyaz. Hiçbir şey sezinlenmeyen, gene de bir şey sezinleyen kuşkusuz, saf beyaz. Demek siz beğendiniz. Demek bu beyaz yakalar...Başkalarının gözüyle aynaya baktın, beğendin ve giydin. Başkalarının dikkatini çekmek için. Tabii kar beyazı. Başkalarının da beğenmesini istedin tabii. Beyaz dikkat çeker. Beyaz sende hangi görüntüyü uyandırır? Beyaz görürsen neler düşünür, neler geçirirdin içinden?

-Bilmiyorum.

-Bilmiyorsun demek. Saf bakışlar. Beyazm bütün çeşitleri... Ne kadar çok beyaz. Hep bir araya toplansalar, bir araya bütün beyazlar. Beyaz gülümseme. Beyaz gömleğinin sivri yakalan, kalkıp iniyor, havalanmak istiyor. Kar beyazm ardına takılıp yürümek, ardı sıra koşmak istiyor. Hop hop hopluyor, sıçnyor. Diri ve dingin. Derken beyazlan saymaya başlıyor kar beyaz gülümseme. Kar beyazı, süt beyazı, gözlerinin beyazı...

-Göz mü, ne gözü?

-Koridorun sonunda esmer kız. Kara gözlerinin beyazı. İşte o göz sıcak bir göz.

-Sen neden bahsediyorsun Allah aşkına, ben neden bahsediyorum? Sen diyorsun ki... Ben diyorum ki... Bu kar beyaz gömleği giydin ve aynaya baktın ve kendini güzel buldun. Kendini tanıdın aynada. Kollarını boynuna dolamak istedin. Durgun ve berrak bir pınar gibiydi ayna.. Siyah gözler ve yasemin beyazlığında dişler ve seyrek rastlanır bir mermerden yontulmuş gibi esmer bir yüz karşısında vecde daldın, birçok defalar içini yakıp kavuran bir arzuyla onu sarmak istedin. Ama her seferinde aynanın yüzü aşılmaz bir duvar gibi dikildi karşına, seni ondan çekip aldı. Utandın, aşağılanmaların utancını nerelerde sakladın? Her seferinde ona kavuşmak için can attın. Koridorun sonundaki narçiçeği güzelliğinin mağrur duvarı karşısında ona ellerini dokunduramadan, ateş karşısında bir balmumu gibi eriyip gittin.

Sonra bir gün bir kadın falına bakmıştı. Parkta çimenler üzerinde oturuyordum Bir çingene kadın karşına gelip diz çöktü. Yanında beş-altı yaşlarında beyaz tenli, şirin bir kız vardı. Bu kız çok beyaz, ne güzel bir kız bu böyle diye içinden geçirdin. Biz çingene değiliz, dedi. Ve falına bakmak istedi. Bir gazete serdi yere. Bir kese içerisindeki baklaları kâğıt üzerine boca etti. Baklalardan birini alıp uzattı. Eline baktı. Elini yumdu soma senin. Baklaları toplayıp rastgele gazetenin üzerine serpti. Falını okudu. Kahverengi gözlerine baktı. Kahverengi gözlerinin içinde siyah gözler olduğunu söyledi. Siyah gözlü esmer bir kız olduğunu...

Bir gece uyuyamamak, neden uyuyamadığmı bilememek. Sağdan sola, soldan sağa dönüp durmak yatakta. Kitap okumak, uyuyamamak. Soma fırlayıp kalkmak yataktan. Sırta kar beyaz bir gömlek geçirmek. Issız yollarda bir o yana bir bu yana seğirtmek. Neden seğirttiğini bilmemek.. Güzel bir kızın peşi sıra yürümek. Adımlarını onun adımlarına göre ayarlamak. Suç değil tabi.

Ama susuşun, öyle soğuk duruşun suç. Durgun yüzün, donuk bakışınla gözlerin suç.

Evet, sen bir katilsin! Ona sevdiğini söyleyemediğin gün anlamıştım bunu.

Sen, içindeki bütün güzel duyguların katilisin!...


Abdulkadir AVCI


Mevsimler Dergisinden alınmıştır.
Derginin tamamını okumak için:
www.mevsimler.org

1 yorum: