16 Mart 2016

MUHTEŞEM LAPLAND

Sanırım herkesin bir yapılacaklar, gidilecekler listesi vardır. Son seyahatimle gidilecekler listesinde yer alan Finladiya'ya bir tik atmanın keyfini yaşıyorum. Aslında keyfi yaşatan Lapland Bölgesi diye anılan diz boyu karların olduğu, husky ve geyik kızak safarinin yapıldığı, biraz şanslıysanız kuzey ışıklarını görebileceğiniz, yeni yılı bahane edip Santa Claus Village'e gidip Noel Baba'ya yıllardır hediye getirmediği için sitem edebileceğiniz bir yer.

Yeni yıla 10 gün kala aslında tüm detaylarını eşimle kendimizin plânlayabileceğimiz seyahati biraz günlük işlerimizin yoğunluğu sebebi ile turla gerçekleştirmeye karar verdik. Tur plânına göre 6 gün sürecek seyahatimizde biri gidiş Helsinki- Colari, biri dönüş Rovaniem- Helsinki olmak üzere iki gece Noel Baba Ekspres'te konaklamamız olacaktı. Acayip heyecanlandım. Sanırım çocukluğumda bir sefer yataklı tren yolculuğundan sonra hiç tekrarlamamış olmam ve Noel Baba Ekspres denilince beklentimin yükselip ışıl ışıl, rengârenk süslenmiş, insanı keyiflendiren müziklerin koridorlarında eşlik ettiği bir tren hayal etmemden kaynaklanıyor.

Seyahatin başına dönecek olursak; sabah erken saatte İstanbul'dan uçağımıza binerek 3,5 saatlik bir yolculuğun ardından Helsinki'ye ulaştık. -19 derecelerdeydi hava sıcaklığı, nem olmadığı için çok üşümüyorsunuz burada.

Helsinki'de gezip görülecek yerlerin hepsi birbirine çok yakın. Senato Meydanı, Ünvesite Binası, Lutheran Kathedrali, Güney Liman ve Market Meydanı, Kavivopuisto Park, Mannerheim Anıtı, Parkemento Binası, Sibelius Anıtı diye uzunca bir liste yapabilirim.

Ben pek koşturmacadan hoşlanmam. Uzun uzun fotoğraf çekmeliyim, keyifli vakit geçirmeliyim. Mevsim kış olması sebebi ile erkenden kararan hava yüzünden çok detaylı gezme, fotoğraflama fırsatım olmadı; ancak bunlardan en beğendiğim ve tekrar gidip görmek istediğin hangisi diye bir soru ile karşılaşsam cevabım gayet net: Güney Liman ve Kaivopuis Park. Ben bu ikisinde saatlerce vakit geçirebilirim.

Akşam olup da tren istasyonuna geldiğimizde Noel Baba Ekspres beklentim sıfır olmuştu. Tren bildiğimiz yataklı tren çıkmıştı.

Ertesi sabah Colari'ye oradan da yaklaşık 1,5 saatte Levi isimli küçük, sevimli Finlandiya'nın önemli kayak merkezlerinden olan şehre ulaştık.

Buraya dünyanın hemen her yerinden insanlar kayak yapmak için geliyorlar. Pist sayısı çokluğu ve gece gündüz aydınlatılması önemli bir detay. Burada hava öğlene doğru 11 gibi biraz aydınlanıyor, öğleden sonra 15.30 gibi kararıyor. Kayak kıyafetlerinizi ve takımlarınızı getirmemişseniz burada her türlü detay düşünülmüş; kiralayabilirsiniz.

Levi çok da büyük olmayan bir daire içine konumlanmış gibi düşünülebilir. Üç- beş sokaktan ibaret. Tüm mağazaları, tüm şehri şöyle bir dolaşayım derseniz iki saati geçmez sanırım tutacağı süre.

Havanın -20 civarlarında olduğunu düşünürseniz zaten çok da uzun süreli dışarda kalmak istemiyorsunuz. Atlanmaması gereken hep bir bilgi size. Burada konforun adı: KAYAK KIYAFETİ.

20 dakikalık bir yolculukla akşam yemeği için Lee Hotel'e gittik. Otelde her odanın farklı bir konsepti var. Her konsepe göre farklı bir aydınlatması mevcut. Hal böyle olunca hiçbir detayı kaçırmak istemiyorsunuz. Sinema salonundan, şapeline varıncaya kadar düşünülmüş. Dünyanın birçok yerinden buraya evlenmeye geliyorlarmış. Her yıl yenisi ve farklısı yapılan otelin yaklaşık üç-dört aylık ömrü var.

Bu arada konaklayabileceğiniz gibi yine her şeyin buzdan olduğunu söylemeye gerek duyamadığım restaurantında yöresel yemekler yiyip, barında bir şeyler yudumlayabilirsiniz.

Yeni gün yeni etkinlik demek ve günün adı: Husky Çiftliği (Husky Village). Husky Çiftliğine yaklaşık yarım saatlik bir otobüs yolculuğuyla ulaştık.

Korkutucu görüntüsünün aksine son derece sevimli olan huskyler aslında köpek değil bir kurt cinsi. Onun için havlamıyor, uluyorlar ve yaklaşık 12 km öteden duyulabiliyormuş. Asla yalnızlığı sevmedikleri için tek başına bnakmamak ve kızaklara da en az 7 olmak üzere tek sayılarla 9-11 ve maksimum 13 tanesi bağlanırmış. Tüyleri çift yönlü olduğu için soğuğa dayanıklıymış, diyerek size öğrendiklerimi de aktarmak isterim.

Huskyleri kızaktayken tutmak zor, gitmek istiyorlar. Kızak deneyiminde bulunmayı sanırım film ve belgesellerde gördüğüm etkileyici sahnelerden dolayı çok istiyordum. Ben beklediğim gibi çok keyif aldım.

Sizinle tam bu noktada çok çok önemli bir bilgi paylaşımında bulunacağım: Şöyle bir şelfle çekeyim, yok olmadı filme alayım, düşünceniz varsa lütfen elektronik cihazlarınızı çekim öncesi dışarıda bulundurmayınız. Sonra batarya sorunu yaşarsınız, demedi demeyin. NOKTA!

Keyifli kızak yolculuğundan sonra üşüyen misafirleri için böğürtlengillerden yaptıkları sıcak içeceği ikram ediyorlar. Finlandiya'nın %7 si ancak tarıma elverişli ve bunun da sadece %3 ü çilek ve benzeri üretmek için kullanılıyor. Ve bu bölgede en çok tüketebileceğiniz şey kırmızı meyve grubu (böğürtlen).

Çiftlikte bulunan diğer kurt ve tilki türlerini, emekliye ayrılan huskyleri görmek, sevmek hoşunuza gidebilir. Sakın yanlış anlaşılmasın; bir hayvanat bahçesi gibi değil, bakım evi gibi düşünün.

Gün ışığının kısıtlı olmasından dolayı ancak bir etkinlik yapabiliyorsunuz burada. Aslmda burada yapabileceğiniz o kadar çok şey var ki merak etmeyin, hepsini yazının altmda fiyatları ile vereceğim.

Sıra geldi, yılın son günü olan 31 Aralık'ı nasıl geçirdiğimiz bölümüne. Koskoca bir yılı geride bırakacağımız bu günde öncelikle yaklaşık 20 dakikalık mesafede bulunan Ren Geyiği Çiftliği'ne gittik.

Çok sakin canlılar ve o sakinliklerini kimse bozsun istemiyorlar. Birçok uyarıda bulundular. En önemlisi "Yüksek sesle konuşmayın, ani hareket etmeyin!" Elimize verdiler ağaç yosunlarını ve aldılar bizi yanlarına. Besleme ve sevme işi bitince ikişerli gruplar halinde bindik kızaklara. Sakinliklerini kızakları çekerken de korudular ama yüksek ağaçların arasından geçip, karla kaplı ormanın derinliklerine giderken onların sakinliği bana da çoktan geçmişti.

Sonrasında 5 yıl geçerliliği olan Geyik Kızağı Sürüm Sertifikası verdiler. Kafam kızıp terk edersem buraları, orada işim hazır.

Çiftliği işletenler Sami ırkından ve kıyafetleri çok ilginizi çekecektir. Bu soğuk memleketin sıcak insanları sıcak içecekler ve atıştırmalıklarla ağırlıyorlar üşüyen misafirlerini.

Levi küçük bir yer olmasına rağmen her bütçeye ve damak tadına uygun bir şeyler bulmanız mümkün.

Biz akşam yemek için yerel bir et restaurantına gidelim istedik ve Pihvipirtti Restaurant'ı seçtik. Deniz mahsullerinin çeşit çeşit sunulduğu açık büfe ile açılış yapıp devamında gündüz ağaç yosunları ile besleyip, sevdiğimiz geyiklerin eti ile devam ettik. Kulağa garip geldiğinin farkındayım ancak yapacak bir şey yok.

Ben geyik etini beğendim. Sosu ve servisi ile 10 puanı aldı benden. Deniz mahsulleri ise herhalde 30 çeşit vardı ve hepsi birbirinden lezzetliydi. Mehmet Yaşin'in dediği gibi "Damak Çatlatan" tarzındaydı.

Gece 12.00'ye doğru kayak pistinin ışıkları kapatıldı ve insanlar burada toplandı havaya atılan 3-5 havayi fişekten başka bir etkinlik olmadı.

Benim çok ilgimi çeken ve sizin de çekeceğini düşündüğüm bir konuyu da hemen burada sizinle paylaşmak istiyorum. Finlandiya'nm bulunduğu coğrafya itibari ile 6 ay gece, 6 ay gündüz yaşanıyor ve bu durum insanların psikolojilerini bozabiliyor ve intihar olayları artıyor. Devlet bunun önüne geçmek için alkol satışını kendisi Alco isimli dükkânlarda yapıyor. Dükkânlar akşam 21.00' de kapanıyor ve 19 yaşındaysanız evet alkol alabiliyorsunuz ancak satış elemanı uygun görmezse satmayabiliyor ya da kısıtlayabiliyor. Barda ilk içkiden sonra hafif sallandığınızı fark ederse barmen kendisine verilen yetkiye dayanarak 2. içkiyi vermeyebileceği gibi sizi bardan da çıkartabiliyor.

1 Ocak itibari ile çantalar toplandı otobüse yerleştirildi ve turumuzun son etkinliği olan Rovaniemi'e yaklaşık 5 km mesafede bulunan Noel Babanın Çiftliği'ne Santa Claus Village'e ulaştık.

Burada her türlü detay düşünülmüş ve keyifle 2-3 saat geçirip para bırakabileceğiniz bir mekân yaratılmış. En başta tabii Noel Baba'nın Evi var. Buraya kadar gelmişseniz görmek, bir de fotoğraf çektirmek lazım diyorsunuz. Hayli uzun bir sırada bekledikten sonra kendisinin yumuşacık beyaz sakallarını ve kocaman göbeğini görünce sarılıp poz veriyorsunuz. İsterseniz size hediye de veriyor. Çıkışta tanışma anı, fotoğrafı isterseniz çıktı alabileceğiniz gibi internet üzerinden de size ulaştırıyorlar.

Hediyelik eşya dükkânları olmazsa olmazımız. Ve bunun için çok büyük bir alan ayrılmış. Restaurantlar, cafeler, geyik çiftliği... Bence en dikkat çekeni; postanesi. Güzel bir postane yapmışlar. İçeride çeşit çeşit kartlar var. Üzerine Noel Babalı pullardan yapıştırıp ister hemen, isterseniz gelecek yıl noelde ellerine geçecek şekilde dostlarınıza, sevdiklerinize gönderebilirsiniz.

Söylemeden geçemeyeceğim; kutup çizgisinin buradan geçtiği düşünülen yere bir de ışıklı tabela takılmış.

Santa Claus'ta çok keyifle geçirilen vaktin ardından Helsinki'ye gidecek trenimiz Rovaniemi'den kalkacağı için tren kalkış saatinden önce biraz burada vakit geçirdik. Bu sefer ki trenimiz iki katlı ve daha konforluydu. Yaklaşık 12 saatlik bir tren yolculuğunun ardından Helsinki'ye oradan da uçakla İstanbul'a döndük.

Orada bulunduğumuz süre zarfında havanın hep bulutlu olması sebebi ile kuzey ışıklarını görmek nasip olmadı ama her seyahatin, yenilen güzel yemeklerin damakta bıraktığı muazzam tad gibi hafızalarda bıraktığı anılardı bizde kalan.

Her yazımın sonunda dediğim gibi; ne yapıp edin, düşürün yolunuzu oralara.

Işıl Karaçor AKINCI


Mevsimler Dergisinden alınmıştır.
www.mevsimler.org

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder