15 Kasım 2016

Sevgileri Yitirmeden

Sevgisizlik bütün yıkılışların başı bence; ayrılıkların, bölünmelerin temel kaynağı o. Oysa yaşamın engebeli yolları var önümüzde, dağlan, ırmakları... Aşacaksak el ele olmalı bu. Kolayı varken, sevgileri tümden yitirmeden...

Sevmek, sevgiden söz etmek, sevgi üzerinde düşünceyi yerinden oynatmak, yaşamın vazgeçilmez bir parçasıdır. Zaman olur bir boşluk uzanır içimizde; size başka hiçbir şey düşündürmeyen bir boşluk. Sevginin yokluğu diye düşünüyorum o anları. Çoğu kez, sokaklara vurmuşumdur kendimi o ani an yaşarken. Yağmurun yağdığını bilmeden, ıslanarak, üşüyerek dolaşmışımdır kaldırımlarda.

Ülkeler, bugün birbirine yaklaşmaya, birbirine destek olmaya uğraş verip duruyorlar. Karşılıklı banş söylevleri, yazılı anlaşmalar boşuna bence. İnsanları bir arada ancak sevgi tutabilir. Sevgi çözer yüreklerin buzunu. Önce sevgiyi yerleştirmeden bütün yaklaşımlar boşuna olacaktır. Sevgi öylesine büyüktür ki, içine sığmayacak hiçbir şey yoktur. Bunu belleklere iyice yerleştirmeli.



Sabahlan yatağınızdan kalktığınızda düşüncelerinizde neler konuşur acaba? Pencerenize dokunan gün ışığı gibi sıcak mıdır yüreğiniz? Ya da cıvıldaşan kuşlar kadar sevgiyle dolu... Bir de, asık bir surat mıdır aynadaki yüzünüz? Yoksa bir aslan gibi kükremeye hazır mısınız? Çoğu kez bir anlık yaşananlar değildir tüm bunlar. Yaşam içerisindeki uyumsuzlukların, boşa çıkan umutların, çoğalan hüzünler ve özlemlerin etkileridir, yansımalarıdır. Yüreklerdeki sevgi çoğalması, birazda kişilerin kendileriyle ilintilidir.

Kişi ya da toplum olarak o aydınlığı bulmak, onun yanı başına doğru yol almak zorundayız hepimiz. Sevginin yolu da bu aydınlıktan geçer. Ancak, yürekleri, beyinleri aydınlık insanlar doğruyu seçebilirler. Bağlılık duygusunu yeşertecek, kinleri, karanlıkları yıkacak olanda onlardır. Onlar ki sevgi büyütürler içlerinde. Onlar ki insan olmanın özüne seslenirler, sesleri yettiğince.

İnsanlar birbirlerinin aynasıdır sanki. Sevgiyle davranan çoğu sevgi görüyor geri karşısından. Sayan sayılıyor, kötülük eden de kötülük buluyor. Öfke öfkeyi doğuruyor, tatlı duruşsa tatlılığı.

Çocuklarımızda bizim aynalarımız değil midirler? Onların seslerinde seslerimiz yankılanır; duruşlarında duruşlarımız. Bizden ne görmüşlerse, aşağı yukarı onu yansıtırlar. Bu yüzdendir ki, ana ve babalar önemlidir gelecek için. Sevgiyi öğretmeliyiz öncelikle onlara. Sevilmeyi de...

Aslında bütün iyilikler, güzellikler ve sevgi insanın kendi özünde vardır. Bunları bulup yüzeye çıkarmak insanın kendisine düşer. Duygulu olmak algıyı da kolaylaştırır. Güçlü insanlar hiçbir zaman duygularını açığa vurmaktan korkmazlar. Sevmek önce kendini sevmekle başlar. Başkalarını sevmek için bu bir başlangıç noktasıdır. "Sevelim, sevilelim ve dost edinelim dünyada" diyor Yunus Emre...

"Biz kimseye kin tutmayız
Ağyar dahi dosttur bize
Kanda ıssızlık var ise
Mahalle-vü sardır bize

Adımız miskindir bizim
Düşmanımız kindir bizim
Biz kimseye kin tutmayız
Kamu alem birdir bize"

Kin kelimesini insana hiç yakıştırmaz Yunus. Yukarıdaki dizeleri buna bir örnektir. Bir başka dizelerinde ise dostluğu sarılır sıkıca:

"Yoldaş olalım ikimiz
Gel dosta gidelim gönül
Haldaş olalım ikimiz
Gel dosta gidelim gönül

Gel gidelim can durmadan
Suret terkini urmadan
Araya düşman girmeden
Gel dosta gidelim gönül"

Mevlana, bu konuya daha bir derinlik getirir : "Gel de birbirimizin kadrini bilelim, çünkü ansızın öleceğiz, ayrılacağız birbirimizden. Mademki inanan, gerçekten inanç sahibinin aynasıdır, neden aynadan yüz çevirelim? Kerem sahipleri, dosta can feda ederler; köpekliği bırak, biz de insanız. Kul hüvallahlan, Kul euzüleri, ne diye birbirimizi sevmek için okumayız? Garezler, dostluğu karartır, niçin garezleri gönlümüzden atmayız? Öleceğim diye seviniyorsun, neşeleniyor gönlün; peki ama ne diye ölüye tapmadayız da birbirimizin can düşmanı kesilmedeyiz? Mademki ölümümden sonra uzlaşacak, barışacaksın, ne diye bütün ömür boyu birbirimizi sınar dururuz? Farzet ki şimdi öldüm, barış benimle, çünkü teslim olmada zaten ölülere benzeriz biz. Mademki mezarımı öpeceksin, gel de yüzümü öp şimdi, ben yine oyum."

Gerçekler gün gibi yüzüne bakarken insanın, görmezlikten gelme eksikliktir bir yerde. İnsan olmak, insan gibi düşünmeyi ve insan gibi hareket etmeyi gerektirir. Ellerinize sevgi yüklediğinizde dostça uzanırlar hep. İçinizde beyaz güllerin açmasını istediğinizde ise düşünce yamaçlarınız beyazlanır hepten. İşte o zaman, Yunusça söylersiniz sözlerinizi; Mevlana gibi bakar olur, düşüncelerinizde olgunlaşıverirsiniz. Yaşamınızı sanki ilk kez tanımış olur, ilk kez zamanla tutuşursunuz el ele. Gül yeniden açıverir, solduğu yerin hemen altından.

Siz bu düşüncelerde gidip gelirken, kimileri de erişilmesi gereken amaçların ucundan tuttukça bunalırlar. Onlarca istekler ulaşıldıkça eskirler. Hep bir başkaya geçiş başlar önlerinde. Sevginin sevincini duyamaz ve yaşayamazlar. Kendi mutlulukları ile başkalarının gülümsemeleri arasında kalakalırlar. Bu insanlar sevgiyi de hüzünlendirirler bir yerde. Öncelikle kendilerini bir sorgudan geçirmeleri gerekir bu kişilerin.

Kendi yüreğinizle baş başa kalabiliyorsanız, kendinizle konuşabiliyorsanız doğa ve ortam sizi biçimlendiremez. Öncelikle bencilliğinizi yenmeniz sizi de rahatlatacaktır. Yarını daha başka düşünürken, içinizden dışa doğru taşmak isteyen bir sevgi ırmağının gürüldeyen sesini duyacaksınızdır. Ne kadar kötüyü düşünürseniz, kendi kendinizi eğeleyip aşındırırsınız. Sevgi penceresine oturup güneşle konuşmak ne güzel olacaktır. Sait Faik, "Bir insanı sevmekle başlar her şey" derken güneşi bile gülümsetir inanın.

Sevgi bir başka sevgiyi daha koyar mı üstüne? İyi davranış gösteren her zaman iyi davranışla karşılaşabilir mi? Bu sorular sevgi yönlerini artırmak isteyen kişilerden yönelir çoğu kez. Bense şunu belirtmek isterim öncelikle: Ben gerçek insanlardan söz ediyorum. İnsan olmayan için de elimden ne gelirse yaparım. O kadar. Önce bir kendimiz iyi olalım hele. Sevginin güzel yüzünü kendimiz görelim önce. Sevgi dokundukça, dokundukça yumuşatır bastığı yerleri elbet. Biraz sabır gerek, biraz da özveri. Seven insan bağışlayıcı olduğuna göre, korksun bütün kötü düşünceler.

Üzerinizdeki tüm ağırlıkları, uyuşuklukları yenmek istiyorsanız seviniz demek geliyor içimden. Gerekirse zorlamalısınız kendinizi. Umut ve sevgiyle yaşama direnmek aynı zamanda tüm karanlıklarında üstünü örtecektir. Unutulmamalıdır ki her aydınlık bir sevgidir. Her sevgi de koca bir aydınlık.

Yalçın YÜCEL
Mevsimler Dergisi'nden Alınmıştır.
www.mevsimler.org

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder