Görmeye ve görülmeye dair bir roman...
“Öyle güzel ki uçmak... Öyle güzel ki tüyden hafif, uçurtmadan serseri, buhardan oynak, toz zerresinden kıvrak, kar tanesinden savruk olabilmek gökkubbede. Niyetim daha, daha da yükseklere çıkmak. (…) Niyetim gökyüzünde fersah fersah yükselip güneşin gölgesine değerek, bembeyaz bulutların üzerine çıkıp bağdaş kurmak ve bir de oradan bakmak dünyaya. Çünkü bilmek istiyorum aşağıda olup biten her şey görülüyor mu buradan bakıldığında? Merak ediyorum arka
Elif Şafak etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Elif Şafak etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
14 Mart 2013
08 Mart 2013
Baba ve Piç (Elif Şafak)
Elif Şafak’ın Baba ve Piç adlı kitabını okudunuz mu? Okuyun. Üzerine çok yazıldığı için çok kısadan söyleyeceğim: Farklı katmanları, farklı okumaları, farklı çağrışımları keşfetmek için okuyun. Türkçenin sonsuz zenginliğini, Elif Şafak’ın dil oyunlarını, dille oynamasını, dili uçurmasını, cinsiyetçiliğe meydan okuyan dil “hınzırlıklarını” keşfedip, tadını çıkarmak için okuyun. Unutmak, anımsamak, anılar, suskunluklar, sırlar ve gerçekler, isyanlar ve boyun eğmeler, kaçışlar ve arayışlar üzerine, bizi bize anlatan enfes bir roman olduğu için okuyun.
Zeynep Oral, Cumhuriyet
Zeynep Oral, Cumhuriyet
24 Mart 2012
İçimin tünellerine girer girmez
İçimin tünellerine girer girmez bir fener alıyorum elime. Buralar çok karışık. Kaç defa geldim. Gene de hep kayboluyorum.
Elif Şafak
Elif Şafak
Taa derinlerde biryerde
Kim olursak olalım, dünyanın hangi yerinde yaşarsak yaşayalım,ta derinlerde bir yerde hepimiz bir eksiklik duygusu taşımaktayız.
Elif Şafak
Elif Şafak
01 Ocak 2012
Aşk (Elif Şafak)
"Ya ortasındasındır AŞK’ın merkezinde; ya da dışındasındır, hasretinde..
Ella Rubinstein (40) Amerikalı bir ev kadınıdır. Tipik burjuva değerlerinin hâkim olduğu oldukça varlıklı bir ailesi, düzenli ve görünüşte “sorunsuz” bir evliliği vardır. Üç çocuğunu da büyüttükten sonra bir yayınevinde editör-asistanı olarak iş bulur; görevi A. Z. Zahara adlı tanınmamış bir yazarın tasavvuf felsefesini konu alan tarihi romanını değerlendirmektir.
Ancak hayatının kritik bir döneminde eline aldığı bu kitap, hiç beklemediği bir şekilde Ella’yı derinden sarsacak, dünyevi aşkı keşfetmek adına zorlu ve tehlikeli bir yolculuğa çıkmasına neden olacaktır.
Ella Rubinstein (40) Amerikalı bir ev kadınıdır. Tipik burjuva değerlerinin hâkim olduğu oldukça varlıklı bir ailesi, düzenli ve görünüşte “sorunsuz” bir evliliği vardır. Üç çocuğunu da büyüttükten sonra bir yayınevinde editör-asistanı olarak iş bulur; görevi A. Z. Zahara adlı tanınmamış bir yazarın tasavvuf felsefesini konu alan tarihi romanını değerlendirmektir.
Ancak hayatının kritik bir döneminde eline aldığı bu kitap, hiç beklemediği bir şekilde Ella’yı derinden sarsacak, dünyevi aşkı keşfetmek adına zorlu ve tehlikeli bir yolculuğa çıkmasına neden olacaktır.
Araf (Elif Şafak)
Kim gerçek yabancı - bir ülkede yaşayıp başka bir yere ait olduğunu bilen mi, yoksa kendi ülkesinde yabancı hayatı sürüp, ait olacak başka bir yeri de olmayan mı?
İsimlerin yabancı memleketlere ayak uydurma sürecinde muhakkak bir şeyler eksilir - bazen bir nokta, bazen bir harf ya da vurgu. Yabancının isminin başına gelenler pişmiş tavuğun olmasa da pişmiş ıspanağın başına gelenlere benzer - ana malzemeye yeni bir tat eklenmesine eklenmiştir de kalıpta gözle görülür bir çekme olmuştur bu arada. Yabancı işte ilk bu fireyi vermeyi öğrenir. Yabancı bir ülkede yaşamanın birinci icabı insanın en aşina olduğu şeye, ismine yabancılaşmasıdır.
İsimlerin yabancı memleketlere ayak uydurma sürecinde muhakkak bir şeyler eksilir - bazen bir nokta, bazen bir harf ya da vurgu. Yabancının isminin başına gelenler pişmiş tavuğun olmasa da pişmiş ıspanağın başına gelenlere benzer - ana malzemeye yeni bir tat eklenmesine eklenmiştir de kalıpta gözle görülür bir çekme olmuştur bu arada. Yabancı işte ilk bu fireyi vermeyi öğrenir. Yabancı bir ülkede yaşamanın birinci icabı insanın en aşina olduğu şeye, ismine yabancılaşmasıdır.
The Gaze (Elif Şafak)
A new title from the author of The Flea Palace, which was shortlisted for the Independent Prize for Foreign Fiction and was chosen as part of the Waterstone’s Summer Reading 2005 promotion.
Shafak explores the subject of body image and desirability in women and men. An overweight woman and her lover; a dwarf, are sick of being stared at wherever they go so they decide to reverse roles. The man goes out wearing make up, and the woman draws a moustache on her face.
Shafak explores the subject of body image and desirability in women and men. An overweight woman and her lover; a dwarf, are sick of being stared at wherever they go so they decide to reverse roles. The man goes out wearing make up, and the woman draws a moustache on her face.
The Flea Palace (Elif Şafak)
'A cast of wacky flat-dwellers lend it punch and pizazz'
The Independent
'Shafak can switch from a picaresque tale of a father and son's broken noses to astute observations of how strangely despair and love manifest themselves without pausing'
The Guardian
Elif Shafak has written six novels, four of which are now in English, and has won the Mevlana Prize for literature as well as the Turkish Novel Award.
The Independent
'Shafak can switch from a picaresque tale of a father and son's broken noses to astute observations of how strangely despair and love manifest themselves without pausing'
The Guardian
Elif Shafak has written six novels, four of which are now in English, and has won the Mevlana Prize for literature as well as the Turkish Novel Award.
Beşpeşe (Elif Şafak)
"Anne! Seksek tebeşirim nerede?"
Bazı geceler ter içinde uyanıyor kendi sesine. Kendi çocuk sesine... Kollarıyla kendini sarıyor bir süre, kendini yatıştırırcasına ürpermiş tenini usul usul okşuyor, bir ileri bir geri salınıp dururken buluyor kendini. Ağzı tebeşir tozu yutmuş gibi kupkuru, dudakları birbirine yapışmış... Hemen bir bardak su içiyor.
Bazı geceler ter içinde uyanıyor kendi sesine. Kendi çocuk sesine... Kollarıyla kendini sarıyor bir süre, kendini yatıştırırcasına ürpermiş tenini usul usul okşuyor, bir ileri bir geri salınıp dururken buluyor kendini. Ağzı tebeşir tozu yutmuş gibi kupkuru, dudakları birbirine yapışmış... Hemen bir bardak su içiyor.
Kem Gözlere Anadolu (Elif Şafak)
Elif Şafak'ın öyküleri, mitolojinin, masalın ve tarihin içeriğinin, halkın günlük yaşamı içindeki özdeşliği üzerine kurulmuştur. Bu büyülü bileşim, daha ilk adımda, öykülerin adında kendini duyurur: Mezopotamya Sarısı, Yedi Damla Diyar-ı Bikr, Topal Kartallara Tarihsiz Avcılar... Denilebilir ki bu öyküler, olup bitenin henüz bu anlama ve anlatma biçimlerinden birine girmeden önceki hallerini, hareketin bütün canlılığını ve karmaşasını henüz üzerlerinde taşıdıkları o ilk anı yakalama heyecanıdır. Nesnenin henüz imgesini salıvermediği, herbirinin diğeri yerine, aynı gerçekliği aynı etkiyle kalabalığın içinde dolaştırdığı o ilk an...
The Forty Rules of Love (Elif Şafak)
“In the Forty Rules of Love, Elif Shafak has women a wonderful tale of love and spritual longing, brilliantly exploring the universal desire for intimacy-with another human being, as well as with the divine. It is provocative in the best sense of that term, a rare novel of intelligence as well as heart, with wisdom that infuses every page.”
-Roland Merullo, author of A Little Story And Breakfast with Buddha
“The Forty Rules of Love is a wise, joyous page-turner...and one that speaks urgently to our war-ravaged times.”
-Thrity Umrigar, author of the Space Between Us
-Roland Merullo, author of A Little Story And Breakfast with Buddha
“The Forty Rules of Love is a wise, joyous page-turner...and one that speaks urgently to our war-ravaged times.”
-Thrity Umrigar, author of the Space Between Us
Bit Palas (Elif Şafak)
"Bazı romanlar bittiklerinde başa dönüp ilk sayfaları tekrar okumak istersiniz. Romanı birkaç günde okusanız bile, sanki ilk sayfaları okuyalı aylar, hatta yıllar geçmiş gibi, nasıl ve nerede başladığını anımsamakta zorlanırsınız. İşte Elif Şafak’ın Bit Palas romanını bitirdikten sonra bunları hissettim ve tekrar başladım okumaya…
Asuman Kafaoğlu Büke / Cumhuriyet Kitap
Edebi ve yazınsal başarısı, Türk kimliğini ve ülkenin tarihine yaklaşımını edebiyat yoluyla yeniden tanımlamayan genç kuşak yazarlar arasında Şafak’ı temsilci olarak öne çıkarıyor...
Bu roman enerji dolu ve gizemli bir yolculuğa davet ediyor insanı; tutkuyla, gülmeceyle ve Türkiye’ye dair bir dolu fotoğraf karesiyle...
The Independent "
Asuman Kafaoğlu Büke / Cumhuriyet Kitap
Edebi ve yazınsal başarısı, Türk kimliğini ve ülkenin tarihine yaklaşımını edebiyat yoluyla yeniden tanımlamayan genç kuşak yazarlar arasında Şafak’ı temsilci olarak öne çıkarıyor...
Bu roman enerji dolu ve gizemli bir yolculuğa davet ediyor insanı; tutkuyla, gülmeceyle ve Türkiye’ye dair bir dolu fotoğraf karesiyle...
The Independent "
Firarperest (Elif Şafak)
Tadına doyulmaz, kimi zaman kışkırtıcı, kimi zaman sakinleştirici ama ruhu hep özgür kalan yazılar…
İnsan ki eşrefi mahlukattır, içindeki semavi özü keşfetmekle yükümlüdür. Çıkacaksın yollara, kendine doğru git gidebildiğin kadar. Keşif boynumuzun borcudur. Kendimizi keşfetmek, aşkı keşfetmek, dünyayı keşfetmek, Öteki'ni keşfetmek...
(…)
Çakılı kalmamak sırf alışkanlıklardan ötürü demir attığın koylara. Çıkmak oralardan,
İnsan ki eşrefi mahlukattır, içindeki semavi özü keşfetmekle yükümlüdür. Çıkacaksın yollara, kendine doğru git gidebildiğin kadar. Keşif boynumuzun borcudur. Kendimizi keşfetmek, aşkı keşfetmek, dünyayı keşfetmek, Öteki'ni keşfetmek...
(…)
Çakılı kalmamak sırf alışkanlıklardan ötürü demir attığın koylara. Çıkmak oralardan,
İskender (Elif Şafak)
Aşkı aramadan evvel, düşün bir, ya benden nasıl bir âşık olur?
İnsanın sevdası karakterinin yansımasıdır.
Sen kavgacı isen, ha bire öfkeli, aşkı da bir cenk gibi yaşarsın.
Gönlü pak olanın sevgisi de saf olur.
Şu hayatta insan en çok sevdiklerini acıtır.
En derin yaralar ailede açılır, kabuk tutsa bile kanar hikâye, içten içe...
Attığımız her adım, yaptığımız her işte kendimizi yansıtırız.
Budur çözülmesi gereken bilmece.
İnsanın sevdası karakterinin yansımasıdır.
Sen kavgacı isen, ha bire öfkeli, aşkı da bir cenk gibi yaşarsın.
Gönlü pak olanın sevgisi de saf olur.
Şu hayatta insan en çok sevdiklerini acıtır.
En derin yaralar ailede açılır, kabuk tutsa bile kanar hikâye, içten içe...
Attığımız her adım, yaptığımız her işte kendimizi yansıtırız.
Budur çözülmesi gereken bilmece.
Kağıt Helva Alıntılar Kitabı (Elif şafak)
(…) Derken o yolculukta bir an geliyor, durup geriye bakma gereği duyuyorum. Geçtiğim yolları, uğradığım durakları, güzergâh boyu karşılaştıklarımı anımsıyorum.
Bu kitap dünden bugüne yazdıklarımdan ufacık bir seçkidir. Bir alıntılar kitabı. Karın doyursun diye değil, tadımlık niyetine.
Kağıdın üzerine konulmuş birkaç tatlı kelam. Kağıt Helva…
ELİF ŞAFAK
Bu kitap dünden bugüne yazdıklarımdan ufacık bir seçkidir. Bir alıntılar kitabı. Karın doyursun diye değil, tadımlık niyetine.
Kağıdın üzerine konulmuş birkaç tatlı kelam. Kağıt Helva…
ELİF ŞAFAK
Med- Cezir (Elif Şafak)
“… bir gün bir bilge, kendi türleriyle uçmayı reddeden iki ayrı cins kuşa rastlar yol kenarında. Hayli merak eder bu iki farklı yaratığın nasıl olup da kendi aileleriyle, ait oldukları yerlerde yaşamak istemediklerini, nasıl olup da bir ‘yabancı’yı kendi kardeşlerine yeğlediklerini. Biri karga, biri leylek... O kadar farklıdır ki kuşlar, ihtimal veremez birbirlerini sevdiklerine, türdeşleriyle değil de birbirleriyle uçmayı yeğlediklerine. Öyle ya, karga dediğin kargalarla uçmalıdır, leylek dediğinse leyleklerle. Yaklaşır ve merakla inceler kuşları. Ta ki her ikisinin de topal olduğunu keşfedinceye kadar. O zaman anlar ki, birlikte kaçar, birlikte uçar, beraber
Pinhan (Elif Şafak)
"Pinhan!" dedi Dürri Baba. Sesi yaprak kımıldatmayan sabâ rüzgârı gibi doldu odanın içine.
"Pinhan!" dedi çocuk üst üste üç kere. İlk kez bu ismi söylerken, farkında olmadan el çırptı; omuzları sevinçle oynadı; yüzünde gonca güller açtı. İkinci kez söylerken duruldu, az evvelki taşkınlığından utandı. Üçüncü kez söylerken, ateş bastı dilini, damağını; dudaklarında buruk bir tat kaldı. Beti benzi kül kesildi. O zaman Dürri Baba, kollarını iki yana açıp, olan biteni izleyen dervişlere doğru dönerek,
"Nicedir adını bekler dururdu. Velhasıl adı da onu.
"Pinhan!" dedi çocuk üst üste üç kere. İlk kez bu ismi söylerken, farkında olmadan el çırptı; omuzları sevinçle oynadı; yüzünde gonca güller açtı. İkinci kez söylerken duruldu, az evvelki taşkınlığından utandı. Üçüncü kez söylerken, ateş bastı dilini, damağını; dudaklarında buruk bir tat kaldı. Beti benzi kül kesildi. O zaman Dürri Baba, kollarını iki yana açıp, olan biteni izleyen dervişlere doğru dönerek,
"Nicedir adını bekler dururdu. Velhasıl adı da onu.
Siyah Süt (Elif Şafak)
''Siyah Süt, cesur, şaşırtıcı, tılsımlı bir roman: Bunca kötülüğün ortasında, bize umut veriyor Elif Şafak, dayanabilmek, direnebilmek ve sonra hayata, bir mucize gibi, yeniden başlayabilmek için.''
Selim İleri
Selim İleri
Şehrin Aynaları (Elif Şafak)
"“Aynalar şehrine geldim çünkü benim hikâyemin önünü, benden evvel kaleme alınmış bir başka hikâye tıkıyor. Aynalar şehrindeyim çünkü bir kez şu bendi yıkabilsem sular çağlayacak, deli deli akacak; hissediyorum.” … Bazen, hakikat bütün çirkinliği ve çirkefiyle karşıma dikildiğinde, akıbetimi allayıp pullamak, süsleyip püslemek gelmiyor içimden. Böyle zamanlarda gözlerimi kapatıp, usulca arkama yaslanıyorum ve küfre özenen kelimelerin dişlerimin arasında bıraktığı o kekremsi tatla oyalanıyorum. “Aynalar şehrindeyim çünkü ben bir korkağım; ve ne olduğunu bilen her korkak gibi, bu sırrı kendime saklıyorum.” Elif
The Bastard of Istanbul (Elif Şafak)
One rainy afternoon in Istanbul, a woman walks into a doctor's surgery. 'I want an abortion', she announces. She is nineteen years old, and unmarried. What happens that afternoon is to change her life, and the lives of everyone around her. Twenty years later, Asya Kazanci lives with her extended family in Istanbul. Due to a mysterious family curse all the men die by age 41, so it is a house of women, among them her beautiful, rebellious mother, Zeliha, clairvoyant Auntie Banu and bar-brawl widow, Auntie Cevriye. But when Asya's Armenian-American cousin Armanoush comes to stay, long-hidden family secrets and Turkey's turbulent past begin to emerge.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)