- Ben şimdiye kadar büyük gruplarla sanki bir şirketmiş gibi çalışıyordum. Bir taraftan kendim bilim yapıyorum, bir taraftan onları yönetmek, araştırma paralarını değerlendirmek; bayağı şirket gibi yönetim. Ama 1970'den, o Paris'te matematik enstitüsünde kaldığımdan beri, kimya için sessiz sedasız yeni bir teori kurmaktayım. Bu çok geniş bir kuram. Ben kendime "Böyle birçok ahalinin işleriyle uğraşmakla derin işler olmaz. Bizim iş kuramsal; matematiksel şeyler yaratıyorsun; roman yazmak gibi birşey. Roman dediğin tek başına yazılır; on kişi, tirmi kişiyle yazılmaz. Oturup tek başıma çalışmalıyım derinlere inmek için, dedim kendi kendime."
- Tarihe baktığımızda önemli buluşlarda bulunmuş büyük bilim adamlarının genelde tek başlarına olduklarını görüyoruz zaten...
- Kuramsal bilimlerde gerçekten bir şey yaratmış adamlara bakarsan, mesela Einstesin, izefiyet teoremini yaratırken yirmi kişiyle mi yaptı bunu, hayır. Kuvantum, nicem mekaniğinin matematiksel yapısının mimarı Dirac da aynı şekilde. Hayatında iki tane öğrencisi olmuş. Dirac, İngiltere Kembric (Cambridge)'te profesörken 1930'larda Nobel aldı, anti-protonun keşfine yol açtığı için. Yani kağıt üzerinde matematikle buldu, sonra da deneyip doğada gördüler.
Türk Aynştaynı ( Oktay Sinanoğlu ) s.289-290
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder